Işıkları kapalı bir odada yatağa uzanmış, ikimizde tavana bakıyorduk. Sanki yıldızları görmek istiyorduk. İmkansızdı, bunu ikimizde adımız gibi biliyorduk, ama izliyorduk işte . Sessizce, konuşmadan izliyorduk, ruhlarımız bağırırken dilimiz susuyordu. Tavanı izlemeye devam ettiğimiz sırada sessizliği bozan Ege oldu. " Bizimki imkansız Ece." " Ne?" deyiverdim bir anda " İmkansız işte..." " Neden Ege? Bende biliyorum imkansız olduğunu ama..." devamını getirmedim " Ama...?" dedi yine o baş döndürücü sesiyle, " Ege... bizim aşkımız zifiri karanlık bu odada, tavana bakıp yıldızları görebilmek kadar imkansız. Ama ben yıldızları görebiliyorum Ege . Peki ya sen ? Sen görebiliyor musun yıldızları? " N' olur evet de Ege. ' Görebiliyorum Ece.' de, ama demezsen de anlarım . Biliyorum acı çekerim, ama susarım, belkide giderim... " Ece... " ××× Yepyeni bir kurguya ne dersiniz? Ege nin" Ambulans çağırın! " diye haykırdığını hatırlıyorum, " Seni çok çok seviyorum Ece. Şimdi beni bırakmayacaksın, değilimi ? " - Lady Stawbery...
3 parts