Biz acıdan oluşmuş, aynı hamurda yoğrulmuştuk. Gülümsemelere borçlu kaldığımız her an keskin bir hançer gibi anıları kesip biçmişti. Mutluluk benim kalbimden alınmış onda saklanmıştı, ama onun bir kalbi bile kalmamıştı. Takvim yaprakları upuzun duvarlar gibi üzerimize devrildikçe hissiz yaşamanın ölmekten farksız olduğunu fark etmiştik. Ya da ben onun sayesinde öğrenmiştim. Beni gülümsetebilmek için acılarını ört bas eden tebessümünü kullandı. Ben bir hazine olabilirdim, içimdekilerin bir başkası için değersiz olsa bile onun için çok değerli olabilirdi. Zaten anahtar onun kanlı ellerindeydi...