Tırnaklarının ucundan borda ojesi, dudaklarından bordo ruju eksik olmayan duygularını dışarı yansıtmayan duygularını dışarı yansıttığı an her bir parçasından kırılacak ,dağılacak gibi hisseden,sert,kaba,güçlü Kumsal ALAZ. 5 yaşında babasının ölümüyle tranva yaşayan 5 sene sosyofobi ve asosyallik sıkıntısıyla boğuşup 2 senedir hayata yeniden başlayabilmeyi cesaret alan Aras Emir KARAN. Her şey Aras'ın Kumsalın kimsenin görmediği duygusal halini görmesiyle başlamıştı. Her şey başta o kadar masumdu ki...Kumsal sadece Arasa hayatı, ve sevdiği kızın kalbine nasıl gireceğini öğretmeye çalışıyordu.4 yaşında annesi tarafından terk edilen Kumsal'ın annesini bulma ve hesap sorma arzusuyla geçmişin tüm tozlu defterleri açıldı.Beraberinde her şey tersine döndü. Kurulan tüm masum hayaller lekelendi,kirlendi.
***
Sigarasından bir duman aldıktan sonra sakin bir şekilde konuştu.
''Defneye aşıksın. ''
''H-hayır ne alaka? Nerden çıktı.''
''Yalan söyleyen bir insanı nasıl anlarsın? Hemen cevabını vereyim. Soruyla karşılık vererek zaman kazanmaya çalışır. Defneye aşık olduğun gözlerinden belli oğlum beni kandıramazsın.'' Deyip gözlerimin içine doğru baktı. Ne diyeceğimi düşünürken yeniledi.
''Sana hayatı öğreteceğim baş belası. Bir kalbi nasıl çalabileceğini öğreteceğim.''
"Soyun!"
"Ne?"
Yaşlı adam oturduğu masada kaşlarını çatmıştı ki yanındaki kadın tebessüm ederek bana döndü. "Sadece hırkanı çıkar ve bize sol kolunu göster."
Tedirginlik içinde onlara baktığımda uzun bir masada oturan toplam on kişi görmüştüm. Ben kapıya yakın bir yerde duruyordum ve yanımda benimle aynı yaşta olan altı çocuk daha vardı. Sağımdaki kızın sol kolundaki yarasa damgasını gördüğümde sertçe yutkundum. Aynı damgadan benimde kolumda vardı.
"Neyi bekliyorsun?" Bu soğuk ses yaşlı adamın sağ tarafında oturan kişiden gelmişti. Başını önündeki dosyadan hiç kaldırmadığı için yüzünü iyi göremiyorum.
Hırkamı çıkardığımda benimle aynı hizada duran çocuklar koluma baktı. "Sende Yarasalardan birisin." Yaşlı adamın sesi huzursuz çıkmıştı.
"Nasıl damgalandığını hatırlıyor musun?" Yine o adam konuşmuştu ve hâlâ başı önündeki dosyadaydı.
İyi hatırlıyordum. "Hayır." Onlara güvenmiyorum.
Cevabım ile kalem tutan eli hareketsiz kalmış fakat başını kaldırmamıştı.
"Artık bizi neden buraya getirdiğinizi açıklayacak mısınız?" Yanımdaki çocuklardan biri konuşmuştu.
Yaşlı adam sıkıntıyla bir nefes alarak bizlere baktı. "Aslında hepiniz aynı çocuk yurdunda bir zamanlar kaldınız. Peşinde olduğumuz biri var ve o yurttaki otuz çocuğu damgaladı. Şimdi yeniden ortaya çıktı ve Yarasaları bulup hepsini öldürüyor." Sanırım Yarasalar biz oluyorduk.
"Bizimle işbirliği yapmak zorundasınız, tabii yaşamak istiyorsanız?" Masadakilere döndü. "Herkes kendi eğiteceği çocuğu seçsin. Unutmayın seçeceğiniz çaylaktan siz sorumlusunuz."
Burada neler olduğunu anlamıyorum.
Masadakiler bizi incelerken o başını hiç kaldırmayan adamın sesini duydum. "Gözlüklü kızı ben eğiteceğim."
Burada gözlük takan sadece bendim.