Yalnızlığın tanımı olarak kendimi gösterirdim hep. Kendi duygularımın tercümanlığını yapacak kadar yalnız, bunu kimseye anlatamayacak kadar sessiz… Zordu her şey, hayatın her yönüyle zor olduğunu biliyordum fakat bu çok başkaydı. Kendi yalnızlığımın başka eller tarafından inşa edilmesine ses çıkaramamıştım. Yüreğimi bir çırpıda koparmalarına izin vermiştim. Sevdiğim tek insanın ellerimin arasından kayıp gitmesine göz yummuştum. Hiçbir şey yapamamıştım, en çok da bu koymuştu sanırım.
Kan kanserinin, bir diğer adıyla löseminin babamı benden koparmasının ikinci yılıydı. Gün geçtikçe yüreğimde büyüyen ateşe engel olamıyordum. Yatağa yattığım her gecede kendime lanet okuyor, gerçeği biliyor olsam da geri gelmesi için dualar ediyordum.
Tüm suç benimdi, benim yüzümden ölmüştü.
Ve onu çok özlüyordum.