Bir erkek düşünün; geçmişi kapkara.
Bir kız düşünün, geçmişinin siyahlığıyla zalim dünyaya direnmeye çalışan bir kız.
Bir anne düşünün, geçmişinin onu hapsettiği acıyla yanıp kavrulan bir anne.
• * • * •
On sekizindeydi Karaca Seyhan. Geçmişinin siyahlığında yaşamaya çalışırken, geçmişini geride geleceğini ise önünde tutmaya çaba gösteriyordu.
Hayat bazı zamanlar acımasızlığıyla söz ettirirdi, lanet ettirirdi. Bazı zaman öyle zor durumlarda, öyle çaresizliğin içerisinde bırakırdı ki, elinden ne gelirdi ki? Ellerin tutmaz, bacakların tutmaz. Gözlerin görürdü bir tek. Acıyı görür ve hissederdin. Elinden hiç bir şey gelmeden.
Yaşamak zordu.
Hem dünyanın zalimliğinden, hemde insanoğlunun zalimliğinden zordu yaşamak. Yaşamak için ise direniyordu Karaca, bilmeden geleceği, geçmişinden kaçıyordu..
• * • * •
"Ben yaşamak için çok çaba sarf ettim. Ama pes! Yok çaba filan. Bıktım! Yoruldum! Bittim ya bittim!"
Ben : anneni ara.
Oğuz:ne ?
Ben: sen sinem teyzenin oğlu değil misin?
Annen onu aramanı söylüyor.
Oğuz : peki bunu o niye söylemiyor ?
Ben : şarjı bitmiş?
Oğuz : şarjı bitmişse ben onu nasıl arayacağım peki ?
Ben yazıyor...
Ben çevrimiçi...
Ben : bir dakika oha doğru?
Şarjı bitmişse nasıl arayacaksın ?
Oğuz : bu küçük detayı yeni fark etmen gözlerimi yaşarttı.
Ben : sen bana Altan altan laf mı soktun ?
Hayırlı bir evlat olup annen ara demeden arasaydın böyle olmazdı 🙃
Oğuz : şimdi de sen mi bana laf sokmuş oldun?
Ben : haspinAllah sınanıyorum herhalde , git ara ne bilim ben ya.
Laf filan da sokmuyorum ayrıca.
Oğuz : sen kimsin ?
Ben: komşunuz ?
Oğuz : komşumuz kim?
Ben : evine gelseydin bilirdin.
Oğuz :geldiğim zamanlarda oldu ama tanımıyorum seni ?
Ben : o da senin kayıbın olsun hayırsızlığı bırakıp evine uğrarsın artık belki ?
Oğuz : bu aralar sanmıyorum.
Ben : benim ruhumda hayırsızlık diyorsun.
Oğuz :hayırsız olsaydım bu vatanı korumak için canımı feda etmezdim.
Ben :ne ?
Oğuz: tek hayırsız ben değilmişim anlaşılan , komşusunun oğlunun mesleğini bilmeyen bir komşu kızı.
Ne üzücü.
Tanışalım yüzbaşı Oğuz Türk...