Bir erkek düşünün; geçmişi kapkara.
Bir kız düşünün, geçmişinin siyahlığıyla zalim dünyaya direnmeye çalışan bir kız.
Bir anne düşünün, geçmişinin onu hapsettiği acıyla yanıp kavrulan bir anne.
• * • * •
On sekizindeydi Karaca Seyhan. Geçmişinin siyahlığında yaşamaya çalışırken, geçmişini geride geleceğini ise önünde tutmaya çaba gösteriyordu.
Hayat bazı zamanlar acımasızlığıyla söz ettirirdi, lanet ettirirdi. Bazı zaman öyle zor durumlarda, öyle çaresizliğin içerisinde bırakırdı ki, elinden ne gelirdi ki? Ellerin tutmaz, bacakların tutmaz. Gözlerin görürdü bir tek. Acıyı görür ve hissederdin. Elinden hiç bir şey gelmeden.
Yaşamak zordu.
Hem dünyanın zalimliğinden, hemde insanoğlunun zalimliğinden zordu yaşamak. Yaşamak için ise direniyordu Karaca, bilmeden geleceği, geçmişinden kaçıyordu..
• * • * •
"Ben yaşamak için çok çaba sarf ettim. Ama pes! Yok çaba filan. Bıktım! Yoruldum! Bittim ya bittim!"