Yaptığın seçimler, söylediğin yalanlar... Haksızlıklar, pişmanlıklar... Gerçekler, yalanlar ve ardı ardına açığa çıkan sırlar... Katiller, suçlular ve aslında katillerden de suçlu olanlar. Dostluklar ve güven... Almila, dostlarıyla kamptayken bir olay yaşanır. Bu olayı saklamaları gerektiğini düşünürler. Ama daha sonra bir arkadaşının ölümü ile her şey allak bullak olur. Daha sonrasında teker teker açığa çıkan sırlar grubumuzun kafasını karıştırır. Bir de Bilinmeyen Numara var tabii. Katilimiz... --- "Bunu herkesten saklamamız gerek." dedim fısıltı kadar ama herkesin duyabileceği bir sessizlikle. "Bu olay burada kalacak. Dışarıya çıkmayacak. Biz hiçbir şey bilmiyoruz, diyeceğiz." Baktığım herkes kafasını sallıyordu ve bana katıldıklarını belli ediyorlardı. Bana katılmalarına sevinmeye başlıyordum. Yüzüme düşen bir saç tutamını kulağımın arkasına sıkıştırırken kafamı salladım ben de. Şu an saçımın kana bulandığından emindim ama bunu düşünme zamanı değildi. İlk önce ellerime baktım. Kana bulanmıştı. Daha sonra üstüme baktım. Tişörtüm de kana bulanmıştı. Tek hamlede üstümdeki tişörtten kurtuldum ve kanlı ellerimi üstümden çıkardığım beyaz tişörtüme silmeye başladım. Ellerimdeki kanı silebildiğim kadar sildikten sonra önümüzdeki yanan ateşe attım. --- Sır tutmaya çalışan grubumuz asıl sırrı bilmiyordu. Kaçmak bir çözüm yolu olabilir miydi ya da arkana bakmadan koşmak, terk etmek bildiğin yolları? Geri döndüğünde her şeyi aynı bulabilir miydin, hiçbir şeyin değişmediğini görebilir miydin? "Bu hikaye pamuk şekerle başladı. Pamuk şekerle bitsin. Lunaparkın Kalbine binmeden son bulmasın bu hikaye."
13 parts