Yıllardır insanlığın dilinde dolanan şüphe; "Uzaylılar gerçekten var mı?" Yapılan araştırmalar, görülen yerler, yazılan kitaplar, yapılmış ropörtajlar ve daha nicesi yetmemişti bu sorunun cevabını netleştirmemiz için. Ama bir doğru vardı ki, uzaylılar gerçekti. İnsanoğlu doyumsuz, acımasız, sinsi bir varlıktı. Bu dünyanın kanseri, evrenin sonuydu. İnsanoğlunun ne yapacağı veya ne tepki vereceğini kestiremezdiniz. Peki ya asıl soru; ya uzaylılar? *** "Maysa, neler oluyor?" "Sokakta birini buldum Deniz, teni buz gibi ve titriyor!" "Yardım edebiliriz, Maysa. Ancak şuan bana durumu hakkında basit bir rapor özeti geçmen gerek!" "Bilemiyorum, titriyor! Teni buz gibi, bembeyaz. Birşeyler mırıldanıyor gibi ama ne dediğini tam kestiremiyorum-" telefon ellerimin arasından kayıp yere düştü. Karşımda yere çökmüş, cenin pozisyonu almış, tir tir titreyen genç adam göz kapaklarını aralayarak sarı hareleri ardından bana bakmıştı. "Maysa? Neler oluyor!? Maysa, ses ver!" Konuşamadım. Dilime mühür vurulmuş gibiydi. "Şuan bana bakıyor, ne yapacağımı bilmiyorum. Bakışları çok öldüresiye duruyor! Gel ve beni kurtar!"