Hikaye, günümüz dünyasının farklı bir boyutunda yaşanıyor ve bu şekilde yaşadığımız dünyayı eleştiriyor. Aynı zamanda hem soğuk hem de sıcak savaşın ortasında kalan gençleri ve onların burayı yönetme hükümlerinin getirdiği zorlukları anlatıyor. Amaçları, artık yok olmuş olan demokrasi ve insanlığı geri getirmek. Bazı distopik yaklaşımlar bulunmakta ve gerçek kurum ya da kuruluşlarla hiçbir ilgisi yok.
O, hiç sevilmemiş hırslı bir prensti. Ben ise sevmeyi bilmeyen bencil bir prenses.
Kim bilir, belki de gerçek aşktan kaçmak için aşık olduğumu zannediyordum.
Ben Alina.
Adımdan da anlaşılacağı üzere asil biriyim.
Yoksul, yoksun, daima bir beklenti içinde olan ve yönetilmeye yüz tutmuş bir halkı; yönetmekle hükümlü biri.
Yoksunluğu yok etmek için kurulmuş ama yoksunluğun içinde kaybolmuş, tehlikeyi anasının bağrında uyuyan kuzu yapmış ve yıllar önce acının içinde bir umut olmak için kanların içine doğmuş bir bölgede yaşayan kimliksiz biri.
Sağanak yağmurun yere düşen ilk damlasının sakinliği ile bakan ama içinde bu damlanın ardından koparacağı kıyameti taşıyan tehlikeli biri.
Biriydim işte, yıllar önce yaptığı hata ve yüreğindeki söyleyemediği yara ile terk ettiği bu topraklara geri dönmek zorunda olan biri.
"Burası farklı, burada sevmek zayıflık. Ve zayıflığa yer yok. Şimdi söyle bana, cesaretin var mı gerçek aşkı bulmaya?"
"Sevilmek isterken iliklerine kadar sevgisizliği hisseden herkese..."
(...)
"Senin şımarıklıklarını çekecek bir adam değilim."
Sözleri üzerine gözlerim gözlerinde asılı kaldı. Kelimeler zihnimde bir oraya bir buraya kaçışırken hepsini bir araya toplamak oldukça zor olmuştu. Sakin ol Efsan... Kalbimdeki anlamsız ağrıyı görmezlikten geldim. Çenemi havaya dikip ters ters ona baktım. Giydiğim siyah topuklular sayesinde aramızdaki boy farkı bir kafa mesafesi kadarken gerginlikten kuruyan dudaklarımı ıslatıp onunkiler kadar acımasız olan sözlerimi sarf ettim.
"Bende sana şımarıklık yapacak bir kadın değilim."
Yayın tarihi: 12.05.2024