"Nereye gidiyoruz." "Yıldızlara." ♧ "Aynı durumdayız." Güldüm. "Aynı durumda olduğumuzu hiç sanmıyorum." Bir anlık bana baktı. Gözlerimi çekmek isterken o tekrar yola odaklanmıştı. Kapkaranlık ve ormanlık bir alanda ilerliyorduk. O an bunun saçma olduğunu anladım. Daha hiç bilmediğim birisi ile bilmediğim bir yola çıkmıştım. Bu dünyadaki en mantıksız şeydi. Ama içimden bir ses ona güvenmem gerektiğini konusunda bana baskı yapıyordu. Hem ne olabilirdi ki...zaten ruhum ölüydü. En fazla bedenimi öldürürdü. Isime gelirdi tabiki. Gökyüzüne giderdim. "Soğuk duvarlar hatırlıyorum.. " dedi net bir şekilde. "Buz gibilerdi. Dokunamıyordum. Donuyordum. Ama ailem beni orada tutma konusunda baya bir ısrarcıydılar. " Güldüm. Benziyorduk. "Sende ateş yokmuş." Dedim dalga geçer bir şekilde. O da gülmüştü. Ardından tekrar konuştum. "Peki nereye gidiyoruz ?" "Diğerlerinin yanına?" "Diğerleri?" "Bizimle aynı durumda olan insanların yanına." Kahkaha patlattım. Bana deliymişim gibi bir bakış atıp konuşmaya devam etmişti. "Bende başka bu tepkiyi verdim ama göreceksin." "Lânet olsun..dinliyorum." "Dördüncü kişisin. Bizimle aynı durumda olan. Bahsettiğim geçmiş değil. Bir anlığına evden çıktığımızda ailemizin evde ölü bulunması. Ve bizim suçlamamız. Biliyorum saçmalık gibi..." "Gibi değil...tamamen saçmalık. Mantıklı düşünsene bir kişi tamam ama dört kişi-" "Bizle oyun oynanıyor Aslı!" Sertti. Herşeyden fazla sertti. Ama şuan bu değildi önemli olan. "Bir dakika ismimi biliyorsun!" "Hakkında daha birçok şey biliyorum." "Nerden? Kimsin sen !?" "Tahmin ediyorduk. Bu olayın sesin başına geleceğini. Seni günlerce takip ettik. Ve oldu...artık teorimiz doğru. Birisi bizimle kesinlikle oyun oynuyor ve bu normal değil. Ne yapmaya çalışıyor bilmiyoruz..." Sertce durdurdu arabayı. Bedenim öne kayarken sinirlice ona bTodos los derechos reservados