Merhaba!
Ben Azra, Azra Karakaya.
Şu an ipek çarşaflar arasında, adını bile hatırlamadığım bir adamın koynunda sereserpe yatıyorum. Çıplağım ve biraz da terliyim.
Az sonra dış kapımda bir anahtar dönecek, gelen kişi dosdoğru yatak odamın yolunu tutacak. Durun, hemen endişelenmeyin. Gelecek olan kişi beni defalarca çıplak gördü, beni bu şekilde görmesi hiç sorun değil.
Ancak yanımda yatan adamı muhtemelen daha önce hiç öyle görmedi. Yani, umarım öyledir.
Evet, ben Azra Karakaya. Az sonra bu yatakta, adını bile hatırlamadığım bir adamın koynunda nişanlım tarafından basılacağım.
İşler buraya nasıl mı geldi? Lütfen beni takip edin, size her şeyi en baştan anlatacağım.
"Kaderin hain oyununa yenildi hayatlarımız kabul et."genç adamın ses tonu gerçekleri haykıran sözlerin altında ezilir gibi çıkmıştı, dik duruşunun aksine.
Duydukları ile acı bir gülüşü dudaklarında ağırladı genç kadın. Kabul etse ne değişecekti ki?
"Oluru yok bazı şeylerin ağam. Kabul edip etmemem de bunlardan biri!"
Bir çiçek duruyordu, tam genç adamın karşısında, bir yanlışı düzeltircesine açmış; Gelmiş ta yüreğine gerçekleri haykırır gibi duruyor.
Yıllara ev sahipliği yapan koca seyhanlı konağı bu çiçekle sevda rüzgarını estirmeye başladı o an. Her kapının eşiğinde ince bir hüzün olan bu konak umutla o çiçeği bağrına bastı.
Bir sevda.
Bir hüküm.
Umutları vardı, hayatta, herşeye inat. Hissetikleri sancıyı yok saymak mümkün değildi.Yanan yüreklere merhem vurulmaz o yüreklerin sarılmaya ihtiyacı vardı.
Çok şey vardı bu hikayede, yüreğe yara olup dile dökülmeyen.
Kitap kapağı- hayallirüzgarlar