Dürüstlükten daha büyük bir miras bırakamazsın!
Tüm hayatınızı gözünüzün önünden geçirin.
Hatırladığınız ilk çocukluk anınızı, gittiğiniz okulları, ilk aşkınızı, ilk kalp kırıklığınızı, ilk biranızı, kazandığınız ilk parayı...
Sonra ailenizi düşünün. Annenizi, babanızı ve varsa kardeşlerinizi...
Sevgiyi düşünün. Sevmeyi ve sevilmeyi...
Nefreti, korkuyu, öfkeyi...
Mutluluğu ve merhameti...
Şimdi tüm hayatınızın bir günde altüst olduğunu hayal edin.
Bütün hikayeler aynı yerden başlamaz. Kiminin başı zaten bir sonken kiminin sonu yeni bir başlangıçtır. Nisan'ın hikayesi de böyle bir sonla başlayacaktı.
Önce adım adım çıktığı basamaklardan yuvarlanarak inecekti. İnsanı en çok da kendi çabalarının hiç olması üzerdi. Bu onun ilk hayalkırıklığı olmayacaktı tabii ki. Ama en büyük hayalkırıklığı da olmayacaktı.
Sonra güneş yeni bir güne doğmadan hayatının en büyük yalanını öğrenecekti. Bugüne kadar inandığı her şeyi sorgulatacak bir yalan ve öğreneceği gerçekler... İşte bu onun en büyük hayalkırıklığı olacaktı.
Nisan, o gece bittiğini düşündüğü hayatının çok farklı bir şekilde yeniden başlayacağını bilemezdi.
Yeni hayatının çakıllarla ve dikenlerle dolu olduğunu bilemezdi.
Tüm fırtınaya karşı sığınacak bir limanın olmasının ne kadar güzel bir his olduğunu da bilemezdi.
Nisan şimdi tüm yalanların gölgesinden kurtulup gerçeğin ışığını bulmak ve sonunda büyük bir karar vermek zorunda.
Çok istediği bölümü kazanmak için çok çalışmış ve sınav sonucunun açıklanmasını büyük bir sabırsızlıkla bekleyen genç bir kız.
O çok beklediği sonucun açıklanacağı günün gecesi, sadece eğitim hayatını değil, tüm yaşamını etkileyecek olaydan bihaberdi.
⏳
"Ben seni tanımıyorum," dedim, soğukça.
"Tanıyacaksın," dedi, sakince. Konuşma tarzında beni rahatsız eden bir şey vardı. "Daha çok zamanımız var."