"hamilesiniz" Duyduğum o bir cümle beynimin içinde yankılanıp durdu. Hamilesiniz! Dehşetle yüzümü doktora çevirdim. "A-anlamadım?" "Hamilesiniz efendim. Hem de 4 haftalık" Kalbim yerinden çıkacakmış gibi hızlı atmaya başladı. Gözlerimi sımsıkı kapattım. O bir cümle hala beynimde içinde yankılanıyordu ve bu bana muhteşem bir acı çektiriyor du. Gözlerimi açtığımda doktor bana gülerek bakıyordu. Bunda gülünecek bir şey var mıydı ki? "Teşekkür ederim" dedim soğuk bir sesle. "Adınız neydi?" "Tutku. Tutku Bolu." "Tutku hanım 4 haftalık hamilesiniz. Bir ya da iki hafta içinde tekrar bir doktora görünmelisiniz. Şu an bir şey söylemek için çok erken. Ancak düşük söz konusu olabilir. Fazla stres yapmazsanız bir sorun çıkacağını sanmıyorum." Kafamı salladım. "Sağ olun" "Ne demek bizim görevimiz bu" oturduğum sandalyeden kalkıp kapıya doğru ilerledim. Dışarı çıktığımda kapının önündeki sandalyede oturan Giray, stresten elleri ile oynuyordu. Beni gördüğünde sandalyeden kalkıp yanıma geldi. "Tutku ne oldu yüzün kireç gibi olmuş. Bir sorun yok değil mi?" "Hamileymişim!" Ağzımdan kaçan O bir cümle Giray'ın ağzının açıkta kalmasına neden oldu. Yutkundu. Gözleri sıkıca kapattı. Ellerini ensesini atıp saçlarını çekti. Gözlerini açıp öylece bana baktı. "Hamileyim" diye tekrarladım inanamazcasına. Giray elini ensesinden çekip; "O gece beraber olduğun şerefsiz den mı?" diye sordu. oflayarak sandalyeye doğru yürüdüm. Ellerimle yüzümü kapatıp dirseklerimi dizlerimin üstüne koydum. Ağlıyordum. Omzumda hissettiğim el ile ıslak gözlerimi giraya çevirdim. "Çok utanıyorum" Gözlerimden dökülen tuzlu yaşlar görmemi engelliyor ağzımın içinde ekşimsi bir tat bırakıyordu... "Ne yapacağız?" Diye sordu. Kafamın bilmiyorum dercesine salladım. "O orospu çocuğu babalık yapmak zorunda" diye tısladı. "Sike sike yapacak babal