Kim derdi bu hikayenin temellerinin yanmış papatya kokan bir otobanda atılacağını? Bir sonbahar rüzgarının ne yangınlar körükleyeceğini kim tahmin edebilirdi? Çığ etkisinin dağların zirvesini deneyimleyeceği bu macerayı beraber mi okusak? -------------------- Bazen insanlar üzeri örtülmüş yalanların topraklarında gerçek hayat dediğimizi inşa ederdi. Ancak asıl gerçeklerin daima sahneye çıkmak gibi huyları vardı. Uzun yıllar da sürse o toprağın altından bozulmadan çıkıyordu. Saf gerçekti sonuçta bu. Bir toprak doğruluğunu ne kadar değiştirirdi? Peki o topraklarda hayatını inşa eden masumlar? Onlar bu gerçekleri nasıl kabul edebilirdi? Harap olan hayatlarına ahlanıp vahlanmakla ayakta durmak arasında nasıl seçim yaparlardı? Nasıl kolayca karar verirlerdi? ----------------------------------------- "Neden ilaç tedavisine yanıt vermiyorsun?" "Ellerime bulaştırdıkları kandan ellerimi göremiyorum... Ruhuma açtıkları yaralardan ruhumu hissedemiyorum... Söylesene ben bunları nasıl hak ettim??" Onu aylardır tedavi etmeye çalışıyorum. Yaşadıklarına şahitlik eden bir insan olarak kaldıramamasını da anlıyordum. Fakat yaşamsal faaliyetlerini bile yerine getirmek için açmadığı ağzını bugün konuşmak için aralamıştı. Bitkisel hayatta gibi davrandığını herkes biliyordu. Ancak kendi içinde değiştirmeye başladığı şeyler vardı. O an kendimden hiç beklemediğim bir şey yapmaya karar vermişim. "Sana yardım edebilirim. Ellerindeki kanı temizleyebilirim, ruhundaki yaraları sarabilirim. Ama şartım var." "Seni dinliyorum..." "Tedavini bitireceğiz, sen iyi ve sağlıklı bir birey olacaksın. Ve karşılarına dimdik çıkıp alacaksın o intikamı. Tamam dersen güzel geçecek bir seansımız var."All Rights Reserved