"Araf vakti." diye fısıldadı kadın.
"Ben arafta kaldım. Ben sende kaldım." Derin bir iç çekerek, son süzülen göz yaşınıda elinin tersiyle sildi. Kendine yaklaşan adamı görmezden gelip arkasını döndü. Bir kaç saniye sonra adamın elleri, kadının ince beline dolanırken, tekrar sitem dolu sözcükler kadının dudaklarından döküldü.
"İstanbul'dan buraya, bu kahrolası Ürgüp'e gelişimiz sadece üzücü bir cenaze içindi."
Duyguları, geçmişiyle bir olup üzerine bir yağmur havası gibi kasvetle çökerken adama doğru dönüp kaşlarını, acının yoğunluğuyla çattı. "Biz buraya cenaze için geldik. Senin şirketin başına geçmen, senin nişanlı bir adam olman ya da benden vazgeçip başkalarıyla olman için değil."
Son cümlesiyle omuzları tekrar sarsılan kadın, kendini adamın kollarının arasında buldu. Gözleri hayatın yorgunluğuna karışan gözyaşları sebebiyle kapanırken mırıldandı.
" Sen benim sıkışıp kaldığım bir araf değil bilhassa cennetimdin. "