KATRAN
  • Reads 1,274,197
  • Votes 64,546
  • Parts 44
  • Reads 1,274,197
  • Votes 64,546
  • Parts 44
Complete, First published Jun 02, 2020
Mature
En kötü anında ona birkaç kelime ile destek olan o peri dedesinin gittiği yerden son hediyesi olmalıydı. Burnuna bir kere daha götürdüğü mendilin kokusunu ciğerlerine çekerken üzerinde ki minik peri kanadı işlemesi dikkatini çekti.

O kız gerçekten bir peri olmalıydı ve bu da o perinin simgesi olmalıydı.

Yekta o peri kızını bir daha göremeyeceğini düşündü. Fakat bunu kalpten dile getiremedi. Çok kırgın olan kalbi o an da; "Keşke hayatımı, hayatına katsan peri kızı." Dedi.

Fakat bilmiyordu ki, kalpten edilen dualar kabul olurdu.

Bilmediği bu gerçek ile kader çarkları kırıldı ve rota yeniden oluşturuldu. Artık kaderin tek bir hedefi vardı. Yekta'nın kalbini ısıtan o peri kızını, yine kusursuz bir zamanda Yekta'nın buzlarını çözmesi için hayatını, hayatına katmaktı.

Ne kadar başarılı olacağı bilinmez fakat bilinen bir şey var o da; kaderin oyunları çok sevdiği ve galibiyeti yakalamadan oyunun peşini bırakmadığıydı.

Yekta ve Peri kızının oyununun senaryosu da o gün, o sahilde, o mendil ve çiçek kokusu eşliğinde yazıldı.

Artık geriye tek bir şey kaldı o da; oyunun sahnelenmesi!

Onun da zamanı uzak değildi, en azından çok çok uzak değildi...
All Rights Reserved
Sign up to add KATRAN to your library and receive updates
or
Content Guidelines
You may also like
DEMREN (Kitap Anlaşması Yapıldı) by Arsilya-TY
58 parts Complete
"Annem... Annem defalarca yalvarmıştı." dediği sırada sanki o güne gitmişcesine gözleri dalmıştı. Anımsadığı hatıralar canını öylesine yakıyordu ki. Öfke ve nefret dolu bakışlarını tekrar ayakta duran genç adama yönelterek konuştu. "KONUŞ DEDİM SANA! KONUŞ! NEDEN YAPTIN! NEDEN AÇTIN O KAPIYI! NEDEN ÖLDÜRDÜN TÜM AİLEMİ! NEDEN KENDİNDE GEBERMEDİN O GÜN!" dedi adeta haykırarak. Kendisine ısrarla cevap vermeyen adama daha da yaklaştı. "Seni ellerimle öldüreceğim. Sen o gün hiç kimseye acımadın. Ben de... Ben de sana acımayacağım! " Yerden doğrularak zorlukla kalkmaya çalıştı. Gözleri genç adamın belindeki silaha odaklanmıştı. Yiğit ne yapmaya çalıştığını anlamış olsa da engel olmadı. Belinden hızla çekilen silah şimdi genç kadının narin parmakları arasındaydı. Elleri titriyordu korkudan mı yoksa adama olan öfkesinden mi bilmiyordu. Nemli gözleri grimsi gözlerle buluştuğunda elindeki silahı yavaşça doğrulttu. Namlu şimdi tam Yiğit' i hedef almıştı. Eğer isteseydi o silahı elinden alabilirdi ama istemedi. Hayatını mahvetmekle kalmayıp daha da beter bir hale getirmişti. İçindeki nefret bir nebze olsa soğuyacaksa onu durdurmayacaktı. "Bana iki can borcun var! Bana tam tamına iki can borcun var! Birini kızımıza sayıyorum diğerini ise sen ödeyeceksin!" dedi ve tetiğe bastı. Küçük bir çocukken yapılan tek bir hata peşine milyonlarca pişmanlığı takıp adım adım geliyordu, genç adamın üzerine. DEMREN- Okun ucuna geçirilen sivri demir parçası. Hiç olmadığı kadar hızlıydı. Yayından çıktığı an saplanacağı bedenin hayatını değiştireceğinden habersizdi belki de.
You may also like
Slide 1 of 10
AŞİYAN cover
MAZHAROĞULLARI cover
MÜKEMMEL TUTKU cover
İNKİSAR  cover
Fındık Tarlası cover
KARAM cover
YANGIN VE YAKUT  cover
İMDADIM cover
SON KIYAMET  cover
DEMREN (Kitap Anlaşması Yapıldı) cover

AŞİYAN

32 parts Complete

Pınar sakin olmaya çalışarak "Merhaba," diye fısıldadı. Bundan daha fazla muhabbet etmek istemiyordu lakin bunun kaçınılmaz olduğunu da biliyordu. "Merhaba." Selçuk'un yüzünde şaşkın bir gülümseme ağır ağır peyda oldu. Sanki yüzünden hızlı hızlı hisler ve ifadeler geçiyormuş gibi yüzü dalgalanıyordu. Pınar'a doğru bir adım yaklaşmak istedi ama hemen durdu. "Ne zaman geldin?" Selçuk'un gözleri Pınar'ın hatırladığından da güzeldi. Ya da belki de daha güzeldi artık. Yaş almak yaramış olmalıydı. Bu yüzün her bir zerresine bakarken nasıl kalbinin aşkla çarptığını dün gibi hatırlıyordu. Hala aynı güzel yüzdü işte! Daha sakallı, bir iki ufak çizgisi vardı ama onlar da ona ayrı bir hava katmıştı. Deniz yeşili gözlerinin etrafındaki çizgiler mesela... olgunluk katmıştı. Siyah, sık sakallarına rağmen onların arasında görünen gamzelerinin etrafındaki çizgiler... nasıl da güzellerdi. Muntazam bir yüzü vardı. "Dün," derken sesi çatallaştı Pınar'ın. Hemen genzini temizledi. Bunu yaparken de gözünü kaçırma fırsatını değerlendirdi. "Sen ne zaman geldin? Burada olmadığını sanıyordum?" dedi bunu ümit eder gibi. Sesindeki bu temenniyi saklayamadı. Selçuk da fark etmişti o ses tonunu. Yine de aklına gelen ilk şeyi hemen uzaklaştırdı. Kendini tek parça halinde tutmaya gayret etti. "Ben ne zaman gittim ki?"