13 parts Ongoing "Seni kaçıracaklardı he." Azad'ın alay ile kurduğu cümleyle kaldım öylece.
"Yanlış anladın." Bu cümleyi bir açıklama olarak değil, susup uzatmaması için kurmuştum.
"Eğer öyle bir düşüncen varsa hemen şimdi yapabilirsin." Ne demek istiyordu bu, hemen sözünü kestim. "Yanlış anladın dedim ya, yok öyle-" başını yavaşça bana çevirip sözlerimi yutmama sebep oldu. " Eğer o imzayı attıktan sonra böyle bir girişimin olursa, ki daha üst mahalleye ayak basmadan bulurum seni. Canını çok sıkarım emin ol." Yutkundum zorlukla.
"Kaçmak gibi bir niyetim yok." Terleyen avuç içlerimi üzerimdeki gelinliğe sildim.
"İyi, ikimizinde bu evliliği istemediğini biliyorsun zaten. Söylememe gerek yok." Bedenini bana doğru eğdi. "Eğer bir sevdiğin varsa, o imzadan sonra unut onu. Yoksa ben unutturmasını bilirim." Uyarı adı altında tehdit mi ediyordu bu adam beni. Bir hışımla döndüm ona, hiç bu kadar yakınıma girdiğini bilmediğimden dolayı aramızda santimler olan yüzümü geri çeken ben oldum.
"Bunların senin içinde geçerli olduğunu düşünüyorum, yoksa benimde mi seni uyarmam (!) gerek?" Dediklerim ile dudağının kenarı yukarı kıvrıldı.
"Hiç şüphen olmasın. Karım benim namusum olduktan sonra, ne birisine göz ucuyla bakar nede söz ederim."