"Albert," dedi genç leydi. Tüm sesi odundan yapılma barakada yankılanmıştı. "Tentoria'lar neye benzeler, biliyor musun" "Pek değil, yalnızca annemin anlattıklarını hatırlıyorum." demesiyle Rochelle'i sağ omzuna yatırdı. Çenesini kafasına dayamasıyla nefesinin sıcak dokunuşları tenini gıdıkladı. Tepki vermedi çünkü her hikaye anlatışında bu durumu yaşıyorlardı. "Annemin dediğine göre yıllar önce Tanrı ilk insanı yeryüzüne indirdiğine kendine benzeyen başka insanlar da varmış. İki kolu iki bacağı olan bu insanlar dış görünüş olarak bizden hiçbir farkı yokmuş. Hatta öyle ki çok iyi dost olmuşlar." "Peki onların bizden farkları ne?" "Tanrı üçüncü yarattığı mediocrislere olan kinleri... Bu yaratıkların doğaları gereği midir bilemem ancak insanlara kıyaslan onların varlığı kışkırtıcı geliyor hatta insanlardan önceki cezalarının bedelini tekrar ödemelerine yol açıyormuş." "Bu da ne demek?" "Bu demekki Tanrı'nın azabı tekrar onları bulmuş ve eskisi gibi bir canavar olmaya mahkum bırakılmışlar. Bu yaratıklar gece iri yapılı, boynuzlu, sivri dişli hatta iri parlak sarı gözlü canavarlara dönüşüyor bazen mediocrislere bazen de mediocrislerle bir olan insanlara saldırıyormuş." "Ah Tanrım, Tentorialardan nefret ediyorum!" "Ben de..." Cılız çıkan sesi kalbinin en derinliklerine kadar acıtırken dişlerini sıkıca sıkmış ve elini yumruk yapmıştı. "Eğer elimde olsa hepsini yok ederdim. Özellikle onu..." "Özellikle alfayı" ~ TÜM HAKLARI BANA AİTTİR ÇALINMASI VEYA İZİNSİZ KOPYALANMASI HALİNDE YASAL İŞLEM UYGULANACAKTIR ©