Yağmurdan kaçarken doluya tutulmak misaliydi O'nunki... Kayra'nın tek istediği sahil kenarında biraz hava almaktı. Öylece yürüyordu taa ki karşısından gelen eli silahlı adamları görene kadar... Kayra karşısındakilerin ona doğru koştuğunu fatketmesiyle herkesin verebileceği gibi bir tepki vermişti. Tabiki de kaçmıştı. Eli silahlı adamlarla baş edemezdi ki Kayra... Gece yarısı karanlık sokaklarda koşturdu aralıksız ama etrafta yardım isteyebileceği kimse yoktu. Bir arabanın yanından geçerken arabanın açık olmasını fatketmesiyle arabaya bindi ve yere oturdu. Farketmemişlerdi Kayra'yı ve hâlâ koşmaya devam etmişlerdi. Ayak seslerinin uzaklaştığını farkeden Kayra arabadan inmeye karar verdiği esnada tekrar ayak sesleri duymasıyla olduğu yerde kalır. Ama bu sefer gelenler farklıdır. Arabanın sahibi gelmiştir. Şoför patronunun binmesi için Kayra'nın tam karşısındaki kapıyı açar ve adam yanına biner. Kayra ise adamın hemen ayak ucunda oturuyordu ve adam onu farketmemişti. Adam ceketini düzeltirken Kayra'nın dikkatini bir şey çeker. O da adamın belindeki silahtır. Yani ciddi ciddi Kayra yağmurdan kaçarken Miraç'ın dolusuna tutulmuştu... "İmkansızları yaşamak mıdır sevmek? Yoksa severken imkansız mıdır yaşayabilmek?"