Bazen ne kadar konuşmak istesek de konuşamayız, kelimeler dökülmez dudaklarımızdan dışarı. Onun yerine içimize kanayarak akar ve ruhumuzu taşlara kazinmis acılarla doldurur. Bir süre sonra ruhumuza yeni bir tas eklendiğinde hissedemez oluruz, cunku agirligi kabulleniriz yavaşça ama o agirlik bizi hic kabullenmez.
Problemlerinde boğulan genç bir kız problemlerinin daha yaşanmışlar ve yaşanmamışlar yanında bir hiç kaldığında ne kadar sevinebilir ki?
Çok.
Ya Cennet ve Cehennem birbirine küs değilse, ya Şeytan sadece görevini yapan bir baba oğluysa, ya bildiginiz her şey bir ilizyonsa ne yapabilirsiniz ki?
Şimdi sizleri bu ilizyona davet ediyorum dostlarım, hep birlikte delilikten ve anormal sandığımız normalliklerden nasibimizi alalım diye.
Çünkü hiç bir ilizyon bu kadar gerçeği yansıtmamıştır.
♤♡◇♧
Bir bilinmezliğin içindeyim şuan. Anılarım bana ait değil, sözlerim gerçekliğini yitirdi. Etrafıma bakıyorum tam o sırada, canım acıyor hissediyorum.
Her şey sessizliğe bürünüyor bir anda ve sonra bir gümbürtü kopuyor. Az önce ki hissizliğimin yerini alıyor bütün sesler.
Kuş sesleri duyuyorum, çığlıkları bedenimden atamıyorum, yer ayağımın altından kayıyor ve sanki bir hız trenindeymiş gibi ruhumun vücudundan çekildiğini hissediyorum.
Uçuyorum, süzülüyorum yine.
Cevap arıyorum.
Kendimi kapının diğer tarafına attığımda, eşikten yerde yatan bedenime göz gezdirdigimde tekrardan oraya çekildiğimi hissediyorum ve gözlerimi aciyorum.
İşte tam o anda gözlerimin ilk defa açıldığını anlıyorum. Bir bebek gibi cenin pozusyonuna geçiyorum. Karsimda ki adamı duymaya çalışıyorum.
"Artık uyanma zamanı Mortem, son bir defa."
Tuhaf tiplerle dolu hapishanede danışmanlığa başlayan William, aynı zamanda deli bir bilim insanı olan babasının inşa ettiği gizli laboratuvarda zorlu bir yolculuğa çıkar.