Başına buyruk iki arkadaş...
Aşkım Pırıl Karaca ve Delfin Yıldız.
Üniversitede başladıkları gezi yazılarına üniversiteden sonra sahip oldukları karavanla vlog çekerek devam ediyorlar. Bu sefer çıkacakları bu yolculuk, çekecekleri videolar bir romantik filme mi evrilecek? Pırıl'ın düşleriyle boğuştuğu, kendi hayatını yazacağı senaryosunda Barış Ata Ulubey başrol olabilecek mi?
Kumsalları yangın yerine çeviren, girdikleri ortamlara neşe getiren bir dostluğun ve tiyatrocu Barış Ata Ulubey'le senaryo yazarı Aşkım Pırıl Karaca'nın tutku ve mizah dolu aşk hikayesi...
***
"Herkese merhaba arkadaşlar!"
Hıçkırık.
"Bizi reklam için bu otele çağırdılar."
Uzun bir süre masanın üstündeki peçeteliğe uzanıp otelin amblemini göstermeye çalışmam.
"Ve rezalet. Şaka olsun diye demiyorum. Çok kötü çok."
Kameradan saklanıyormuş gibi alta tutup, Delfin'le fısıldayarak konuşmam ve kameraya yukarıdan bakış atıp kahkaha atmam.
"Niye biliyor musunuz? Ay bir dakika."
Kamerayı zoomlayıp Ata Barış'ı çekmeye çalışmam.
Annemden gizli, öpüştüğüm çocuğu kameraya çekme challenge. Çok riskli oldu.
"Heh işte. Şu çektiğim çocuk... Yani siz çocuk dediğime bakmayın kendisi yirmi dokuz yaşında. Evet, evet. Şu yakışıklı, kumral olan. Onla biz öpüştük oyunda."
Hıçkırık.
"Rol icabı yani. Bunun sevgilisi bana ayar vermeye kalktı. Rezil arkadaşlar rezil."
Bu arada hala zoomlanmış şekilde Ata'yı çekmeye devam ediyordum.
"Tamam çok da bakmayın. Ayıp!"
Kamerayı kendime çevirişim.