Fırtına yaklaşıyordu. Lacivert ve grinin ahengi bulutlarda birleşmişti. Gökyüzü, okyanustaki dev dalgalar ile el eleydi. Ilya uçurumun kenarına geldi ve aşağı baktı. O an zaman yavaşlamıştı, kayalara çarpan dalgaların paramparça oluşundan biraz irkildi. Birkaç adım geri çekildi. Hafif hafif yağan yağmur saçlarını gözlerinin önüne düşürmüştü. Ayakkabıları tepeye çıkarken o kadar sıkmıştı ki ayak parmaklarını kanatmıştı, o yüzden şimdi ayakları çıplaktı. Saçını geri taradı. Beyaz gömleği leke içindeydi. Dizlerinin üstüne çöktü, ağlamaya başladı. Bir süre öylece kalakaldı. Sonra ayağa kalktı, gözleri hiddetli bakıyordu. Uçurumun kenarına yaklaştı, aşağı biraz toprak döküldü. Kollarını açtı ve kendini aşağı bıraktı. Sanki tekrar zaman yavaşlamıştı. Kayalara vuran dalgaların sesi, uzakta birkaç martı, gök gürültüsü ve sonsuz bir acı. Kayaya sırtüstü çarptı. Kırılan omurganın sesi, patlayan akciğer ve böbrekler... Sonunda dalgaların merhameti. Gözlerini son kez açtı, yüzlerce el ona uzanıyordu. Karanlık.
1 part