"Ölümden... korkuyorsun değil mi Vera?" Siyah maskeli yüzün altındaki adam, yine alayla soru sormuştu. Bedenim artık dayanamayacak haldeyken onun dediği şeyle yere yığılmıştı. Yere attığım telefon tozlanmış yüzü tavana bakar şekildeydi. Yıkık duvarın yanına doğru süründüm. Bedenimde ki sızı korku ve adrelanin sayesinde yok olmuştu. Sanki, içimde ki o korku sayesinde yıkılmıyor gibiydim. "Kor-korkuyorum..." Kekeleyerek söylediğim kelime kendime acımamı sağladı. Benden istemsiz yalvarırcasına çıkan sesim, içine kaçmıştı. Bu onu daha da keyiflendrdi. Belki burada ölecektim. Leşimi bile aylar sonra bulabilirlerdi. Belki de hiç... Bedenim burada durursa büyük ihtimalle yabani hayvanlar tarafından yem olabilirdim. Buradan hiçbir şekilde çıkamazdım. Kapana kısılmış bir fare gibi duruyordum. Tıpkı onun istediği gibi... Hareket etsem kapan canımı daha çok yakacaktı. Etmesem, ölümümü bekleyecektim. Artık aylardır direnen ben değilmişim gibi öylece durmak istiyordum. O kazanmıştı. "Ben kazandım." Sanki aklımı okumuştu. Yanımda duran yerde ki telefona titrek bir şekilde baktım. O hâlâ oradaydı. Sanki yüzü bana dönük olmasa bile tavana dönen tarafa benimle konuşur gibi duruyordu. "Ölümden korkuyorsan Vera... korkularının üzerine gitmen gerekir." "Na-Nasıl yani?" "Öleceksin." "Öleceğim..."All Rights Reserved