Şimdi bir düşünün; anneniz sizin hayatınızı kurtarırken ölseydi ne hissederdiniz? Ya da eşinin ölümüyle iyice kendini işine kaptıran babanızın kızıyla başa çıkamayacağını anlayıp sizi başka şehire, büyükannenizin yanına, gönderseydi ne düşünürdünüz?
Sizi bilmem ama Yağmur hala daha ne düşünüp ne yapması gerektiğine karar verebilmiş değil.Tek bir şeyden emin sadece: Bu hayat ona verilen 'İKİNCİ ŞANS' ve bunu en iyi şekilde kullanmak zorunda.En azından bu kadarını borçlu O'na.. Annesine..
*
Şimdi de şunu hayal edin; sizin doğumunuzun hata olduğunu düşünen anne ve babanız, siz büyürken sevgi ve ilgilerini hiçbir şekilde size göstermemiş olsalardı ne hissederdiniz? Ya da bir anda size fazlaca yakın olmaya çalışsalardı bunun sebebini merak etmez miydiniz?
Siz kendi sebebinizi merak etmeye başlasanız iyi olur.Çünkü Bulut kendi sorusunun cevabını gayet net bir şekilde biliyor: Anne ve babasının tekrardan mutlu bir aile olacaklarına dair saçmasapan hayalleri! Ve Bulut'un onlara verebileceğine inandıkları 'İKİNCİ ŞANS'a ait umutları!
***
Eşinin ölümüyle kızından iyice uzaklaşan bir baba..
Kızının ölümüyle birlikte torununa kavuşan bir büyükanne..
Gençken yaptıkları hatalar nedeniyle pişman olan bir çift..
Ve bunların arasında kalan iki genç..
Sizce de hayat onlar için fazla zor olmamış mı? Belki de hala umut vardır, belki de herkesin ihtiyacı olan yeni bir şanstır.
Unutmayın herkes İKİNCİ BİR ŞANSI hak eder. HERKES..
*...*
İnsan her yara aldığında daha çabuk iyileşir mi gerçekten?
Yoksa o yaralar zamanla sadece daha derine mi işler?
Acı, yalnızlık ve bitmek bilmeyen karanlık... Bunlar büyürken bana eşlik eden tek duygulardı.
Çocukluğum onların nefretin gölgesinde sessizce kayboldu.Sevilmenin ne olduğunu bilmeden, ağır bir sessizlik içinde geçti.
Büyüdüğümde yanımda yalnızca alıştığım o soğuk boşluk vardı. Yaralar birikti, izler derinleşti. Hepsi bir şekilde geçti ya da geçmedi. Şimdi geriye ne kaldı bilmiyorum; sadece bir boşluk, sessiz ve sonu olmayan bir boşluk...