Aşk sadece iki kalp arasında yaşanmaz. Aşk mısradan mısraya, şarkıdan şarkıya koşar. Aşk birkaç kıta ve birkaç nota…
Şarkılar sana söyler aşkı, ne yapman gerektiğini, ne hissetmen gerektiğini. Şarkılar bir şairin olabilir. Şarkı, bir şiirin müzikle aşkından oluşabilir. Varoluşu aşk olan şarkılar aşkta en büyük rehberdir sana. Kalbinin tercümanı, içine atıp söyleyemediklerinin aynası. Peki şarkı sana aşkı bulabilir mi?
Aşk seni sevmeyenin peşinden koşmak mıdır, seni seveni aşkına tercih etmek mi?
Acı çektiren bir aşkı söndürmek mi daha zordur, aşkın acı verdiğini bile bile yeni bir aşka yelken açmak mı?
Bir erkek için sevdiği kızın başkasına aşık olduğunu bilmek mi daha zordur, başkasına aşık olduğunu bildiği halde o kızın kalbine girmek mi?
Aşkını içinde yaşayıp bir gün karşılığını bulacağına inanan bir kız, aşkının karşılığını hiç beklemediği birisinden bulursa?
Aşk başlı başına bir aldatmaca olabilir mi? Onu sana bambaşka gösteren aynayı tutar aşk. O aynadan bakarsın sevdiğine. Hayalindeki gibi zannedersin. Peki o ayna ortadan kalkarsa? Karşındaki sevdiğin kişi değilse?
Aşktan kırılmış bir kızın, korunmak için ördüğü duvarlarını aşan bir beyaz atlı prens çıkar mı?
Bir adam karşısındaki kızın fiziğine, güzelliğine değil de şiirlerine aşık olabilir mi?
Konu:
Bir hemşire işine yine her zamanki gibi geç kalır ve patronu onu işten kovar, hemşirenin Nehir diye bir arkadaşı vardır ve ona iş ilanı verebileceğini söyler. Hemşire eve geri döndüğünde akşama kadar iş arar fakat bulamaz, bu yüzden de arkadaşı Nehirin dediği gibi iş ilanı verir...
İşte her şey o ilana cevap geldikten sonra başlar.