O bir katildi.
Donuk gözleri, ruhumun en ücra köşelerine sızarak, içimdeki labirentte keşfe çıkmaya hazırdı. Düz çizgi halindeki dudakları meydan okurcasına gergince uzayıp gidiyordu. Gözlerinde kendimi görmek içimi titretirken, vücut ısımın düşüşünü hissettim. Sonum olduğunu biliyordum. Her iki şekilde de onun esiriydim. Hayatımda ilk defa birisine karşı duruşum değişmişti ve bu beni dehşete düşürmüyordu. Beni dehşete düşüren yine sadece bendim. Duvarlarımın sağlamlığı bir jöle kıvamında eriyordu. Beni yıkan da toplayan da oydu ve bu içimdeki tarif edilemez köşelere kadar uzanıyordu. Gözlerine bir kez daha baktım. Grimsi yeşillikteki duvarların ardında yaşayan adamı bakışlarında öyle bir dengelemişti ki, huzursuzluk bir kez daha içimi kapladı.
Bakışlarım yüzüne sabitken, gözlerim irileştiğinde alayla dudağını kıvırdı. Ruhuma kadar çıplak hissettiğimi fark ettim. Beni bu kadar iyi tanıması içimi ısıttığı kadar, buz dolu kapta yalnız bırakılmış gibi de kalbimi donduruyordu. Katilimin eli yüzüme hafifçe süzülürken, gözlerindeki acımasızlığı bir doz daha artırdı. Tutuşundaki hafiflik ve sıcaklık, gözlerinde gördüğüm açık tehdite ters düşüyordu.
·•●·•●·•●·•●
"Sen benim kendimle verdiğim en büyük savaşımsın. Sen benim yasağımsın. Her bir kuralını severek yıktığım."
·•●·•●·•●·•●
Tüm hakları saklıdır.