Sahilin kenarındaki banka oturdum. İzmir'deydim. O lanet Ankara'dan kurtulmuştum. Ama sevinmekten çok düşünmem gereken şeyler vardı. Tamam, üniversiteye kayıt yaptırmıştım ama, yurdun tamamı doluydu. Yani bunun en büyük etkenlerinden biri, 2. dönem başlayacak olmam olabilir. Ama aileme yalan söylemiştim ve kahrolası yağmurlu günde yalnız bir bankta sahipsiz kediler gibi oturuyordum. Yanımda ki bavula baktım. Mat siyah renk, sanki daha da koyulaşırcasına parlamaya başlamıştı. Arkamda ki yol, terkedilmişti. Sahilin en uç bölümlerinden birindeydim.
Arkada ki korno sesi ısrarla çalıyordu, sonunda arkama döndüm. Kapşonumu biraz daha üstüme çektim. Saçlarım aynı kısalıktaydı, o bu kesimin yakıştığını söylediğinden beri.
"Ne var be, eşkiya mısın sen?" dedim ve yüzüme kendinden emin, ama acılı bir tebessüm yerleştirdim. "Leda" diye fısıldadı.
❝Yüzünü çok sevdim, ödünç alabilir miyim?❞ dedim birden gözlerimi gözlerine dikip. Nasıl olsa bir daha karşılaşmamız pek mümkün değildi, hem bu fırsatı kaçıramazdım hem de bu cesareti bir daha bulamazdım. Ağzımdan çıkan kelimelerin anlamsızl ığıyla gözlerini kırpıştırdı.
❝Anlayamadım?❞
❝Yüzün tam hayalimdeki gibi, bir günlüğüne modelim olur musun?❞
Uyarı: Küfür ve argo kelimeler içermektedir.
Bu kurgu tamamen hayal ürünüdür, gerçeklikle hiçbir bağlantısı yoktur.
Slow burn bir hikayedir.
Üniversite #1 / 16.11.2024