Karanlıktı... Soğuktu tek umut kaynağı, ilerideki ışıklardı. Kulakları hiç olmadığı kadar çınlıyordu sanki kulaklarında hiç durmayan bir ses kavgası vardı. Işıklara yaklaştıkça kavga kızışıyor gibiydi. Küçük üçgen kulaklarını minnak elleriyle kapadı. Kendi çabasıyla yol bariyerlerini geçip büyük bir ana yola vardı. Yanından koca tırlar geçiyordu korkuyla bariyerlere kapandı küçük erkek çocuğu. Kapandığı yerden onu üzerine tutulmuş araba farları çıkardı. Simsiyah gözlerini büyülemişti bu ışıklar, önünde bir adam gölgesi belirince korktu. Adam ona elinde bir hançerle yaklaştı. Hançeri iyice gerip boynuna vuracaktı ki durdu. Bir şeyle çelişiyor gibiydi, ne yapmaya çalışıyordu? Ufaklık koca siyah gözlerini büyütmüş merakla ona bakıyordu, adam elindeki hançeri kınına geri sokup çocuğa eğildi. Ufaklık ilk defa görmüştü o yeşil gözleri, yoksa... ona mı çevirmişti bu şefkatli gözler? Soğuk buz tutmuş yüreği ısınıverdi bir anda. Adam dalgalı saçlarını okşayıp "Burada ne yapıyorsun ufaklık?" dedi. Şakayla karışık bir sesle. Onu duyamıyordu ama elleri sıcacıktı. Kafasındaki elleri yanağında gezdirdi sanki aradığı şeyi bulmuş gibiydi daha fazlasını, istiyordu daha fazla sevgi istiyordu. Adamın boynuna atlayıp kocaman sarıldı burası güzel kokuyordu ve sıcaktı hiç olmadığı kadar.