Bir günlük bulsaydım, ve okusaydım. Sonra kendimi ait olmadığım bir zamanda ve tanımadığım insanlar arasında bulsaydım. Biriyle tanışsaydım, ve uzattığı ama kimsenin görmediği yardım elini tutmak isteseydim, aslında ölmüş olan ama şimdilik yaşayan birine aşık olsaydım ,geçmişi ve günümüzü değiştirmek gibi bir şans elde etseydim ne yapardım...
Sanırım şimdi yaptığımı.
* * *
Hayatında yaşadıği suçluluk ve yalnızlık duygusunun altında ezilen ve onu tıpkı efsanelerdeki Atlas'ın göğü omuzlarında taşıdığı gibi omuzlarında taşımaya çalışan naif ve paramparça bir ruhun sahibi, kendi değimiyle gece gibi bir kız; Arya.
İnsanların ve gerçek dâhi olmayan ailesinin kendisinden beklentilerini umutsuzca karşılamaya çalışan ve aynı zamanda gencecik ruhu kırık bir dalın ucundaki gül gibi solan, acılarına rağmen masumiyetini kaybetmeyen, duygularını dillendiremeyen ama kalemi belki bir güreşçinin kollarından bile güçlü olan, acılarına göğüs germek yerine onlara teslim olan, kağıtların satırlarında yaşayan bir çocuk; Berces.
"Kader gerçekten tuhaf şey" diyor Arya kendi kendine, "ben onun varlığından haberdar dâhi değilken o zaten ölmüştü, şimdi ise ona kendi varlığımdan vazgeçecek kadar aşığım. Cidden tuhaf."
Berces satırlarda yaşadığı sürece Arya 'SATIRLARDA YÜRÜYEN KIZ' Olmaya razıydı.
"Ben o satırlarda yaşadım Arya. Sense benim satırlarımda yürüyorsun."
* * *
Not; Hikaye devam etmekte ve bölümler yayımlanmaktadır!
Patron, her kes onu bu isimle tanırdı, Patron.. Namı diğer Patron, beni ailemden almıştı, kafesimden çıkmayı başarmıştım ama, yeni kafesime girmiştim. Yeni ve eskisini özleten kafes, o acımasızdı, o gaddardı ve hiç bir şey umurunda olmazdı...