İnsanlar çoğu zaman konuşmadığım için içimdeki seslerle tartışan biri olduğumu düşünürdü. Oysa benim tek hissettiğim şey sonsuz boşluktu. Yataktan çıkmak çok yorucuydu, yemek yemek vakit kaybından öte değildi. Nefes almak, hayatta kalmak, yürümek bile benim için zorlu bir çabaydı. Tanrının bana yarattığı bu kader çizgisinde karşıma çıkardığı sınavlardan acıdan başka öğrenmem gereken şey neydi? Hayallerim ya da olmak istediğim kimse yoktu, asla da olmayacağını düşünürdüm. Hatıraların ağırlığıyla tozlanmış o odada bir gün kendimi asacağıma oldukça emindim ama o her şeyi değiştirdi. Her sabah onu görmek için uyanmaya etrafa attığı neşeli bakışların hedefi olabilmek için çırpınmaya başladım. Sevgisini söylemekten ve göstermekten çekinmezdi, ailesi onu böyle yetiştirmişti. Benim aksime her daim parıl parıldı. Gözlerinin değdiği her köşeyi ısıtan bir güneş gibiydi ama mutsuzdu. Benim sandığımdan daha mutsuzdu ve bunu herkesten nasıl saklayacağını çok iyi bilirdi. Beraber mutlu olabileceğimizi sanmıştım. Ömrümde ilk defa hayatın bana bir iyilik yaptığını düşünmüştüm. Oysa Tanrının sandığımın aksine daha farklı planları vardı. Beni öldürmekten vazgeçmişti çünkü acı çekip yakarışımı görmek O'nun için her zaman daha eğlenceli bir yol olacaktı. Bu hikayede oluşturulan olay kurgusu tamamıyla hayal ürünüdür. Cover Image By: Roberto Ferri (Requiem)
17 parts