ROMANTİK KOMEDİ Benim ise ergenliğim diğer insanlardan biraz farklı gelişmişti... Her şeyim bambaşka olduğu gibi... Ergenliğim boyunca kendimi pembe bir hayalde büyütmüştüm. Her hafta bir erkek arkadaş değiştirip onunla yemek yedikten sonra ayrılır olmuştum ve babama olan özlemimi garip ama iyi gelen bir yönle bastırmıştım. Babama benzeyen sanatçı, Tarkan'ın, şarkılarını her daim dinleyerek. O sırada çok az bildiğim Türkçemi geliştirmeye koyuldum. Türkler hakkında daha çok bilgi öğrendikçe de daha da hoşlanmaya başladım her şeyden. Aslında böyle bir planım yoktu ama Müzmin bekara çıkan adımı temizlemek için bir bahane uydurmuştum kafamda. "Ben evlenmek için doğru bir erkek arıyorum. Türk olması kaidesi ile." bu sefer de demezler mi "Kore'nin her santimi Türk erkeği zaten..." tamam dedim, haklısınız dedim... O zaman ben de babamın yanına gidip hem Tarkanı görür hem de bir damat kapıp getiririm dedim. Annem ne dedi? "Avukat, doktor olmazsa kabul etmem. Kızımın yanına yakışmayacak çirkin mirkin bir kılıbıkla zaten Kore'ye dönme. Parası olsun ama zübbe de olmasın, sevmem. Sana değer versin, kızımı kimselere ezdirmem evel allah. Çapkın olmasın, düzelir mi diye umma, düzelmez yavruuum. Babana benzemesin Avukat tutmak çok para. Hele o Türkan mıdır nedir, onun gibi sanatsal bir insanla dönersen evde çok sanatsal bir boks maçı olabilir. Sonra o da "Kuzu Kuzu" geldiği gibi gider." dedi. Yani benim pek bir seçim hakkımda yoktu. İtiraf edemesem de koca bulmaktan caymıştım. Belki 28 yaşına gelmiş ve Biyolojik saati alarm veren bir kadın olabilirdim ama annemle bozuşmak hayatımda yapmak istediğim son şeydi. Evde Tarkan ve Sezen Aksu dinleyip "Sen ben mi demekti?" diye dolaştığım ergenlik zamanlarımda annemin ateş püsküren ejderha rolünde etrafta dolanmasını hatırladıkça daha da ürküyordum. Bu yüzden her şeyin kötü olacağını hissets
5 parts