Başım döndü, göğsümün ortasında bütün vücudumu kavuran bir ateş çıktı. Gözlerim yandı, boğazım kurudu ve ben olduğum yere diz çöktüm. Çünkü ayaklarım da vücudumu taşıyacak güç kalmamıştı. Gözlerim onun çıkıp gittiği kapıya bakarken, hala geri dönüp bana sarılacağını düşünen aklıma da lanet ettim. Ama tek o değildi ki, dakikalar önce paramparça ettiği kalbim bile, dönüp sarılsa ona kapılarını ardına kadar açacak gibiydi.
Bu his neye benziyor biliyor musunuz? Yıllardır karanlık bir kuyunun içindeymişim, gözlerim o karanlığa alışmış, vücudum o kuyunun içinde ki oksijenle yetinmeye çalışmış. Başarmış da. Ordan kurtulacağıma dair inancımı kaybettiğimde, kuyunun içinde yaşamak daha kolay olmuş. Sonra biri gelmiş, bana güneşi göstermeyi vaat etmiş, göstermiş de. Oradan çıkacağıma dair umudum yeniden içimde filizlendiğinde, orada ki oksijen de yetmemiş artık ciğerlerime. Sonra ne mi olmuş? Bana güneşi vaat eden adam, beni o kuyunun daha kuytu bir köşesine itip gitmiş. Böyle bir his. Peki güneşi yeniden gören gözlerim o karanlıkta tekrar nasıl yaşayacaktı?
Ben kendimi tüm dünyaya kapatıp, kendi kabuğumda yaşarken, Arden bana kalbimin yerini gösterdi. Sonra da onu paramparça edip, bana yaşa dedi. Kolaysa böyle yaşa.
~~~~~~~~~~
Evet aşka inancını kaybeden bu iki uslanmaz, yaralı arkadaşın hem aşk hem gizem dolu yolculuğuna benimle çıkar mısınız?
Çerezlik bir texting kurgusu.
&
Atilla Artem: Bu şey gizlilik içeriyor mu?
Efsun Araslı: Nasıl yani?
Atilla Artem: Buraya başvurduğumun bilinmesini istemiyorum.
Efsun Araslı yazıyor...
Efsun Araslı: Merak etmeyin Atilla Bey danışan ve danışman olarak gizlilik sonuna kadar korunacaktır.
Efsun Araslı: Bu konuda sonsuz güvenebilirsiniz.
Atilla Artem: İyi o zaman.
Atilla Artem: Başlayalım.