"Ruhunu, anılarını, kalbini burada bırakıpta hiçbir yere gidemezsin lavinia!" Diye bağırdığında çok sevdiğim sesini duymamak için ellerimle kulaklarımı kapasamda bir işe yaramıyordu.
Kalbime girmek için izin almamıştı benden, şimdi her yerde, her sokakta, her satırda o vardı. Onu bırakıp nasıl gidecektim? Ruhumu, anılarımı, kalbimi burada bırakıp nasıl gidecektim? Kokusu bana oksijenken nasıl vazgeçerdim nefesimden?
Bitkin bedenimle ondan uzaklaşmaya çalıştığımda iki adımda yanımda bitti ve kolumdan tutarak bedenimi kendine yasladı. "Ruhumun sokaklarında ayak izlerin var," diye fısıldadı yüzümü avuçları arasına alarak. "Sen gidersen Ezra, bu adamın yaşamak için hiçbir sebebi kalmaz." Diye ekledi acıyla. Ama gitmezsemde çocukluğuma ihanet etmiş olacaktım. "Sen gidersin, terkedersin bu siktiğimin ülkesini ama arkanda kocaman yıkık dökük bir liman bırakırsın. Hani biz bu şehrin kırık çocuklarıydık, cevap ver bana!" Diye sesini yükseltti. Acıyla bakan kahvelerinden damlalar süzüldü. "Yoksa vaz mı geçtin bizden?"
•Yetişkin içeriktir.
Bir kaldırımın köşesinde buldum hayalimi.
Gözlerimi kapattım, bıraktım avucuna kalbimi.
Dedi ki, sonuna kadar tutacak mısın elimi?
İçimden cevapladım, birlikte tırmanacağız tüm merdivenleri.
Mumlar üfledim, dilekler diledim.
Kayan her yıldızda adını sayıkladı dilim.
Ve o bana doğru tek bir adım geldiğinde
Ben hiç gitmesin diye bütün yolları denedim.
🏀
"Doruk?" dedim heyecanla. Bakışları yüzümde oyalanmaya devam ettikçe duramadım yerimde. Bir şey söyleyecekti. Bir şey söylemek için buradaydı. "Kaptın mı formayı?"
"Feza," dedi ve seri adımlarla ona doğru ilerlediğim sırada o da birkaç adım yaklaştı bana. Sadece ismimi söylemişti ama heyecanını yansıtması için bu yeterliydi. Devam etmesini beklerken kalbim yerinden çıkacak gibiydi. "Kaptık formayı."