Dünyamız karmaşık, evren büyük ve kafamın üzerindeki siyah evren çadırında sakinlerini rahatlatmak için teker teker konulmuş fenerler... Ben küçük bir kızım siyah saçlarım, kahverengi gözlerim var. Normalim her kız çocuğu gibi burnum, gözlerim, dudağım, kulaklarım, 2 elim, 2 ayağım ve çocuk bedenim var. Neden ben o sokakta onlar gibi top oynamıyorum. Kız olduğum için ağabeylerimin kılıçları ve kalkanlarıyla oynayamıyorum. Anca annem ve benden büyük kız kardeşimle oturup çay içip sohbet edebilirim. Babam gibi büyüdükçe daha çok kızıyor ama onu dinlememeye devam edeceğim. Kendince -disiplinli olduğunu düşünen büyükannem- bana cezalar verip bağırıyor.
4 yaşındayken antika vazo, 6 yaşındayken büyükannemin broşu, 10 yaşındayken ablamın oyuncaklarını kırdım tabi bunlar aklımda kalanlar. 5 yaşımda top oynamayı, 8 yaşında kılıç ve kalkan kullanmayı, 13 yaşında saraydan kaçıp -hala uğradığım- sığınma yerini buldum, 16 yaşımda aah o yaşlarda çok haylazlık yaptım desem yalan olmaz ilk atı sürmeyi o zaman öğrendim. Annem beni çok severdi, saray da en çok onun sözünü dinlerim her kraliçe gibi o da benim -aynı ablam gibi- prenses olmamı ister ama ben babam gibi savaşçı olmak istiyorum. Savaşlara katılıp kahraman olmak istiyorum. 80 yaşında kaz tüyü yatağımda çürüyerek ölmektense, savaş meydanında direnerek ölmeyi yeğlerim.
Nadir kedi türlerinden biri olan pars, bir insan bedeni ile bütünleşmişti.
Pars Bera Sarkan.. Yarı insan yarı pars.
Koyu gri renginde yırtıcı gözlere ve keskin pençelere sahip olarak bir dönüşüm geçirse de özünde bir insandı. Türü gereği vahşi, insan karakterine göre ise sert bir yapısı olan bu pars, tıpkı ismi gibiydi.
Ve bu parsın önüne çıkan bir çift orman yeşili göz, tüm vahşi doğasını alt üst etmişti.
***
03.05.2022
Tüm hakları saklıdır!