"Biliyor musun Bade?" dedi sessizlik bizi tamamen esiri altına aldığında. "Halk şairleri, rüyasında bade içtikten sonra aşık mahlasını alır ve gerçek bir aşık sayılırmış. Ve benim başıma dün çok garip bir şey geldi." dedi onun duraksamasıyla bende duraksamış, kulaklarımı dört açarak dikleşmiştim. "Halbuki şair de değilim, halk şairi hiç değilim." dedikten sonra kısa bir gülüş sunmuş ve devam etmişti. "Beklenmedik bir şekilde bir rüya gördüm. Belki bu rüyayı görmesem, her şey olduğu gibi devam ederdi. Ben burada, senin yanında olmazdım. Ama rüyalara inanmayan ben, ilk kez bir rüyaya en içten şekilde inanıyorum."
Bu konuşma iki sonuca çıkabilirdi. İlkini düşünmek içimi yakarken, ikincisi için gece gündüz dua edebilir ve bundan asla gocunmazdım. Lütfen, lütfen ama lütfen ikincisi olsun, bu bir itiraf olsun!
"Ama şartlar her zaman gerektiği gibi sağlanamaz zaten değil mi? En başında, tasavvuf edebiyatı dönemini geçeli çok oluyor. Ki bu bence, gördüğüm rüyanın bir anlamı olması gerektiğini, hatta bir anlamı olduğunu kanıtlıyor." Lütfen daha fazla konuşup yavaş yavaş öldürmek yerine bir kere de öldür! "Bunu sana söylemek ne kadar mantıklı hiçbir fikrim yok ama söylememek de beni yiyip bitiriyor."
"Eğer bir sonucu olacaksa, sonra değil şimdi olmalı Bade. Belki yeni belki eski. Belki iyi belki kötü. Belki doğru belki yanlış. Belirsiz olmayan tek kısmı, ben sana sonu görülemez bir şekilde aşık oldum Bade. Ve eğer bir sonu varsa, bunu bizden başka kimse bilmemeli."
18.07.2020