"İnsanları korumak, onları savunmak istiyorsun doğru mu anladım?" Tek kaşını kaldırdı ve bana meydan okurcasına baktı."Hepimiz bunun için burada-" Alay edercesine güldü." Hayır, hepimizin hayalleri senin gibi değil bailarina, ben buraya hüküm vermeye, suçlunun alabileceği en ağır cezayı vermeye geldim." Sesi buz gibi ve sertti, bir an cidden kendini tanrı zannediyor sandım, tam arkasını dönmüş gidiyordu ki durdu, burnundan güldü ve ardından ekledi."İnsanları savunmaya çalışmadan önce kendini savunmayı öğren, hiç bir hakim kendi fikrini savunamayan bir savcı ya da avukatı dinlemez."Hızını kesmeden çıktı sınıftan, muhtemelen herkesin bizim hakkımızda falan konuşmasını bekliyorsunuz fakat hayır, herkes kendi muhabbetine dönmüştü bile! Ben Duysal Akçın.
Hikayemi dinlemeye hazır mısın?
O kadar zıtlardı ki, biri kor iken diğeri serinleten bir içim su gibiydi.
İşin aslı da buydu zaten. Denge zıtlık gerektirirdi. Yanarsan denge bozulur, yakarsan tek kalırsın. Onu olduğu gibi bırak, avuçlarına dolsun. Seyre dur, sustuğun zamanların acısını o çıkartır.
**
Genç kız, ölen babasının hattını kapatsa dahi yazmaktan vazgeçecek gibi durmuyordu.
Tek tik çifte döndüğünde kader çizgisi onun için bir kez daha kırıldı.
☯
"Susma. Çünkü dudağının üstündeki o çukur derinleştiğinde istesen de konuşamayacaksın."