Artık tanıştığımıza göre sevgili okur, senin için hazırladığım hikayenin sesine kulak ver.
Ebediyete uğurladığım ve uğurlamak üzere olduğum insanlar için düzenlediğim bu seremoninin tek şahidi, artık sensin. Bu günlükte yazanlar, her ne kadar benim eşsiz hayal gücümün bir eseri olsa da, döktüğüm her kanın, acıttığım her canın müsebbibi sensin.
Seni büyük bir yıkıntıya, güçlü bir sarsıntıya davet ediyorum. Dayanabilecek gücün kalmadığında, olayların gerçekliğinden kuşku duyman için, küçük yalanlar serpiştirmeyi de ihmal etmedim aralara. Bu yalanların, çıkmaza girdiğinde sığınabileceğin güvenli bir liman olmasını umut ediyorum. Böylece hem benim kimliğim, hem de senin psikolojin güvende kalacak.
Hazırsan sayfayı çevir ve okumaya başla, ama şunu unutma " Merak İnsanın Felaketidir."
"Benim topraklarımda ölmek için özel bir nedene gerek yok."
Mihra Elnurova, Türkiye'nin güneyinde yer alan, ufak bir Türkmen ülkesi olan Karahan'da yaşamaktadır. Sıcacık bir ailede büyüyen Mihra, hayatın sert ve acımasız yüzüyle henüz tanışmamıştır.
Ta ki ülkesinde baş gösteren iç savaşa kadar.
Ülkenin çeşitli bölgelerinden ayaklanma, silahlanma haberleri gelirken hiçbir sorun olmadığına inanarak yaşayan genç kız, bir sabah bulundukları kasabaya ülkesini ve kendi topraklarını korumak için Türkiye'den askerlerin gönderildiğini öğrenir.
Bu askerlerin arasında hayatının aşkının da olacağından bihaberdir.
Yağmurlu bir günde şarkı söyleyip kendi kendine eğlenirken çitlerin arkasından kendini izleyen Türk askeri Yusuf Agâh Demiral'ı görünce Mihra'nın kalbi o zamana dek hiç atmadığı kadar kuvvetli atmaya başlar.