"Sen öp, iyileşmeyen yara utansın Cemre."
Dolu dolu bakan gözlerimle ona karşılık verdim.
"Sen dokun, tüm yaralar kapansın."
•
Işıltılı bir hayatta yaşayan, o hayatın kölesiydim. Işıklar üzerime devriliyordu, gölgemi dahi gizliyordu. Karanlık benim çevremde değildi ama içimde bir yerlerde karanlığın irinini hissediyordum, görmezden gelmek istesem de gelemiyordum.
O irini birisi gördü, tüm sakladıklarımı fark etti. Ben bazı şeyleri gizlemeyi severdim. Ondan da gizlemek istesem de bana müsaade etmedi. Acımasız sözleri, yaralarıma bastırdığı elleriyle sakladıklarımı açığa çıkarttı.
Işıltılı bir hayatta yaşıyordum ama o hayattaki ışıklar; karanlıkta sakladıklarım gözükmesin, yaralarımın yeri karanlıkta gizlensin diye vardı.
O dikenli yaralarıma ellerini bastırdığında sadece sakladıklarımı açığa çıkartmadı; hem yaralarımı kanattı hem de kendi ellerini parçaladı. Çünkü benim yaralarıma sapladığım dikenler, yaralarımın koruma kalkanıydı.
Ve o benim koruma kalkanımı alaşağı etti. İkimizi de yıktı geçti. Halbuki biz diye bir şey olmamalıydı bile.