Umudunu, heyecanını, yaşama olan sevincini kaybetmiş, Onları annesiyle babasının mezarına gömmüştü küçük kız. Yıllardır böyle yaşıyordu, ne kadar kabullenemesede artık şapşal bir kız çocuğu değildi... Yaz sonu evlerine, California'ya döndükten 3 yıl sonra annesi ve babasının çalıştığı şirketten iki ceset çıkmıştı. Birlikte bindikleri asansörde elektrik akımına uğrayıp hayatlarını kaybeden annesi ile babası yanına çocuklarının hayallerini, mutluluklarını da aldıklarından habersizlerdi. O iki çocuğun yaşamak için bir nedeni yoktu, ne ağlayacak ne de unutacak güçleri kalmıştı. Onların tutunacak dalı yoktu, kökünden kopmuştu. ¦ "Artık her şey değişti dipper. Onlar sözünü tutamadı, bizi terk ettiler. Artık ne macera peşinde koşan iki çocuk, ne de masum birer ikiziz." Dedi ve iki parmağına hapsettiği sigarasını ağzına götürdü, derin bir nefes aldı ve daha sonra dumanını gökyüzüne doğru üfledi genç kız. Batan güneşle kararan gökyüzünü inceledi ve daha sonra üzerine gökyüzü işlenmiş kazağına döndürdü kafasını. Bir hışımla kazağını çıkardı ve içindeki mavi t-shirt ile kaldı, tekrar konuştu. "oturup yavaş yavaş hayatımında böyle kararmasını izleyeceğim" Genç adam, kız kardeşine katılarak batan güneşle gözükmeye başlayan yıldızlara baktı. "geçmişi gecenin karanlığına gömdük, şimdiyle zorla yanan birer yıldızız" "sönmemiz an meselesi?" "aynen öyle ikiz kardeşim, sönmemiz an meselesi" Mabel & Bill