32 parts Ongoing Mature🥀💔
"Ben gidiyorum Berfan. Bir daha dönmemek üzere gidiyorum."
Kelimeler ağırdı, nefesi düzensizdi. Kalbinin çarpıntısı, göğsünü sıkıştırıyor, nefes almasına bile izin vermiyordu. Boğazındaki düğümü yutkundu ve ekledi:
"Tek başıma."
Sonda vurguladığı bu nefeslik cümle, bir bıçak gibi Berfan'ın içine saplandı. Yüreğini burkan bir sessizlik çöktü aralarına.
"Biz!" diye haykırdı Berfan, gözleri koca bir çığlığı içinde tutmaya çalışırcasına parlıyordu. O tek kelime, yıkılan gururunun enkazında can çekişirken, ayaklarının altına batıyordu sanki. Ama umursamadı, acısını hiçe saydı.
"Biz diye bir şey yok. Unut olanları."
Acımasızca savurdu bu cümleyi Yusuf Karahan. Sesinde soğuk bir keskinlik vardı. O soğukluk, Berfan'ın içine işledi, iliklerine kadar titremesine sebep oldu.
Gözleri kararmıştı. İçindeki öfkeyle birkaç adım attı ve göğsünden sertçe itti. Yusuf'un bir anlığına sendelemesine aldırmadan, gözyaşlarıyla harmanlanan sesiyle haykırdı:
"Ne demek yok! Allah'ın cezası, ne demek 'biz' diye bir şey yok?"
Nefesi düzensizdi, göğsü hiddetle inip kalkıyordu.
"Dün gece... Dün gece benimle birlikte oldun sen!" dedi, sesi çatallaşmış, titremesi öfkeyle gölgelenmişti. "Sabah gittiğinde 'geleceğim' dedin... Ne değişti, hı? Söylesene, ne değişti de yine benden vazgeçtin?"
🥀
"Göreceksin!" diye tısladı, sesi zehir gibiydi. İki parmağının tırnaklarını birbirine bastırarak devam etti:
"Gün gelecek..." Her kelimesi bir intikam yeminiydi. "Seni şu kadar sevmem için bana yalvaracaksın."
Baş parmağıyla işaret parmağının arasındaki incecik boşluğu gösterdi. Gözleri, karşısındaki adamı delip geçecek gibi parlıyordu.
"Ama ben o gün..." dedi, sesi alaycı bir acıyla titredi. "Bırak sevmeyi, senin yüzüne dahi bakmamak için ölmeyi tercih edeceğim!"
Berfan&Yus