Soğuk ve bir o kadar içten gözleriyle bana baktı ve kalın dudaklarını aralayıp konuşmaya başladı. "Ne sanıyorsun? " alayla söylediği soru üzerine donakaldım. "Her gecesini bar köşelerinde kafayı bularak tüm içki markalarını tüketip, gecenin sonunda yanına iki üç sarışın sürtük alıp son model arabasına binerek beş yıldızlı otelde soluğu alan, geceyi sarışınları altına alarak geçirip, işini hallettikten sonra sabah hiçbirinin yüzüne bakmadan kaçıp sonra diğer gece aynı teraneyi tekrarlayan biri olarak mı? " böyle söyleyince gerçekten söylediğim sözlerden dolayı pişman olmuştum. Gözlerime alay ve hayal kırıklığıyla bakıyordu. Gözleri siyahın en koyu halini almış sanki dipsiz bir kuyu gibiydi. Gece karanlığı gibi. "Yazık" tek kelimesi benimeden üzülmeme ve pişman olmama yetmişti. "Çok önyargılısın. Dikkat et de bu başına bela olmasın uğur böceği! " Önyargı mı? Gerçekten önyargılı mıydım? Giydiği siyah tişörtü çekiştirip oturduğu yerden kalkıp yukardan bana baktı. Gerçekten hayal kırıklığına uğramıştı ve onu hayal kırıklığına uğrattığım için kendime kızıyor, lanet yağdırıyordum. Yaptığım yanlış, evet ama geri dönüşü yoktu. Kendimi affettirmeliydim.All Rights Reserved