Ne demişler 'asla,asla demeyeceksin' yoksa tükürdüğünü böyle paşa paşa yalarsın. Yaşı büyük benden olmaz dedim. OLDU Asker istemem ben dedim. İSTEDİM Amcamın arkadaşı, konuşulanlara katlanamam dedim. KATLANDIM Sevemem onu,çok suratsız dedim. SEVDİM. HEMDE NASIL. ***** ''Suratsız mı ?!'' ''Öylesin Kenan Yüzbaşı kabul et. Suratın her saniye Karadeniz'de yeni bir gemin batıyormuş gibi. Azıcık gülsen de insanlar seninle konuşurken acaba şuan beni öldürür mü korkusu yaşamasa !'' Kenan suratsız ifadesinden gram ödün vermeyerek üzerime doğru geldi. Boynuna asılı olan silahını boynundan çıkarıp masasına bıraktı. Allah biliyor ya bir an silaha uzanınca beni vuracak sanmadım değil. Ama tabii ki bunu ona söylemedim. Sessiz ve küçük adımlarla bana yaklaştı aramızda milimlik mesafe kaldığında saçlarıma baktı. Saçlarımda bir şey olmadığını biliyordum bu onun takıntısı gibiydi. Ne zaman boş anını bulsa saçlarıma bakınıyordu. ''Bana suratsız demen çare mi sence?'' ''Şey...Neyi kast ettiğini anlamadım. Neye çare mi?'' Kenan tek kaşını kaldırıp bakışlarını saçlarımdan gözlerime indirdi. ''Suratsızlığıma.'' Başımı sol omzuma yaslayıp yeşil gözlerimi yüzünde gezdirdim.Acayip yakışıklıydı ama çok suratsızdı. Gerçi artık benimleyken normalden fazla tebessüm ediyordu ama yine de normal insanların gülme diye adlandırdığı o diş gösterme meselesini Kenan'da hiç görmemiştim. Sadece bir kere telefondan kahkahasını duymuştum o bile yeterince kalp ritmimi bozarken karşımda gülse neler olurdu bilemiyorum. ''Değil sanırım. Çünkü hala yeterince suratsızsın.'' Kenan bu sefer suratına yarım bir gülüş yerleştirdi. ''Suratsızlığıma çare bi gülüşün, bi de gözlerin ipek saçlım.''