"Biz." dedi Çetin, atlıkarıncalara bakarken. "Bir savaşa girdik, kendi savaşımıza. Şimdi ise kendi savaşımızda kendimize yeniliyoruz." Omzumu silkip ışıklar içinde dönen atlıkarıncaya binen çocuklara baktım. "O zaman ikinci savaş da bitmeden yenelim kendimizi..." Dört yakın arkadaş, namı diğer dört silahşorlar... Yollar aştılar, yıkık bir harabenin altından kurtuldular, içinde yandıkları alevleri söndürdüler, birlik oldular ve koca bir savaşın içinden kurtuldular. Tüm bunlar yaşanırken eksik olmayan şeyler vardı; yalanlar, pişmanlıklar, bilinmezlikler, sırlar, intikam, nefret... Sırada ise tüm bu yaşananlara karşı ödenmesi gereken bir bedel vardı. İlk savaş bitti, sular duruldu, alevler söndü, yağmur dindi, savaş sona erdi. Sonra bir rüzgar esti, savaş sonrası sönen alevlerin geriye bıraktığı külleri çok uzaklara sürükledi. Şimdi ise ortada bir bedel vardı, en yakın zamanda ödenmesi gereken. Saklanan sırların ortaya çıkması ve bedelin ödenmesi için tekrar bir cephe kuruldu, tekrar bir savaş ortamı düzenlendi. Şimdi ise sırada ikinci savaş vardı. Peki siz, ikinci bir savaş için de hazır mısınız?
25 parts