Asla eskisi gibi olamayacağını bile bile, kendi ruhunu karartacak kadar kirli bir yeri temizlemeye çalışmak, umudunu yüceltmeye yarıyordu sadece. Kapanlarla kıstırılmış, gaddarlığın en yüksek dozda uygulandığı evrende, bilinmemezlik de birlik olmuştu buraya. Gözü kapalı bir yabancı labirentte koşmak gibiydi bu.
Bir şey bilmeden, daha da siyaha gömülerek ölümü kollamak, onu beklemekti. Lanetle dolu dikenlerin üstüne düşmekti bunun adı. İçindeki safkan kötülüğün bir rengi de vardı: Siyah... Siyahın kol gezdiği, yıpranmış tüm hayatların bedel ödendiği dünya içinde geziyordu. Bu ton, kitaplarda geçmezdi, insanlar cesaret edemezdi tanımlamaya çalışmaktan.
Robin, eski benliğine asla kavuşamayacaktı; ama o karanlıkla arkadaş olmayı seçmişti ışıktan doğmasına rağmen, ışığın onun yandaşı olmasına rağmen.
Ve de o, Siyah'ın yeni tanımı olmuştu. İnsanlar Siyah'ı değil, Robin'i tanıtacaklardı ve onun harflerini en tehlikeli sayfalar ardına sıralayacaklardı.
Ve bekleyecekti yalnızca sürünüşünü harfleri art arda gelene kadar. Bekleyecekti zamanın ve acımasızlığın esirliğini, beklemek zorunda kalacaktı.
Eski Veliaht Guan'ın kızı olan Lidena, babasını öldürmüş olan amcası Zeord tarafından sürgünden çağırılır. Ancak İmparator Zeord'un oğlu veliaht Gablin savaşta ölmüştür. Tahta geçebilecek herhangi bir veliaht yoktur. Zeord, Lidena'yı da savaşa göndermek ister. Tahta geçmemesi için tıpkı oğlu gibi savaşta ölmesini planlar ancak bilmediği bir şey vardır.
Kardeşi Guan'ın kızı Veliaht Lidena düşündüğü gibi bir Prenses değildir...
Dikkat bu hikaye fazlasıyla intikam, kavga, şiddet içermektedir.