Zamanın Elindeki Oyuncak
  • Reads 2,043
  • Votes 1,518
  • Parts 20
  • Reads 2,043
  • Votes 1,518
  • Parts 20
Ongoing, First published Aug 03, 2020
Başıma giren şiddetli ağrı ile gözlerimi açtım, elimi başıma bastırıp ovdum ne işe yarayacaksa artık? Gözlerim her şeyi bulanık görürken, dışarıda çiseleyen yağmurun ve toprak kokusu açık olan pencereden geliyordu, dikkatlice ve yavaş hareketlerle dik konuma getirdim vücudumu pencereden baktığım zaman, sanki çok uzaklarda iki gölge vardı. Aslında başımın ağrısından gözlerim beni yanıltmış olabilir, ya da sadece ben kendimi kandırıyorum. Ellerimle gözlerimi ovarak görüntünün netleşmesini diledim, gözlerimi tekrar açtığımda hâlâ orda iki gölge vardı ve gerçekten korkmaya başlamıştım. Hareket etmiyorlardı ve bu nerdeyse her zaman olan bir şey di, korkmamam gerekiyordu...

Yavaş yavaş gözlerim net görmeye başlamışken birden odamın kapısı şiddetli birşekilde açıldı, korkuyla kapıya döndüğümde bana gülümseyerek bakıyordu. Gözlerim yine o gölgelere kayarken artık gölgeler değil iki üç olmuştu. Kapının gıcırdamsı ile kapıya döndüm kaşlarını çatmış aynı zamanda gülümsüyordu neşeden yoksun bir şekilde, kapının pervazına yaslandığı an, aşağı kattan bir çığlık yükseldi...

___________

"Temaslardan nefret ederim ama sen birazcık yüzümü okşarmısın?"

                                 .... 

|2020.09.24|
All Rights Reserved
Sign up to add Zamanın Elindeki Oyuncak to your library and receive updates
or
#185merhamet
Content Guidelines
You may also like
GECENİN İZİ by hisssizyazar
34 parts Ongoing
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı. Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı. Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu. İzem Karasu. Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı. Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı. İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı. Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı. .....
You may also like
Slide 1 of 10
AYNI BIÇAĞIN SIRTINDA (+18) cover
SARRAF cover
GÖNÜL ŞİFASI cover
GECENİN İZİ cover
PİNHAN MAHALLESİ  cover
Kara Gül  cover
Kaybolan Yıllar| Asker & Savcı cover
DİLVAN (Kitap oluyor)  cover
İMDADIM cover
AMARİS cover

AYNI BIÇAĞIN SIRTINDA (+18)

54 parts Ongoing

Çok istediği bölümü kazanmak için çok çalışmış ve sınav sonucunun açıklanmasını büyük bir sabırsızlıkla bekleyen genç bir kız. O çok beklediği sonucun açıklanacağı günün gecesi, sadece eğitim hayatını değil, tüm yaşamını etkileyecek olaydan bihaberdi. ⏳ "Ben seni tanımıyorum," dedim, soğukça. "Tanıyacaksın," dedi, sakince. Konuşma tarzında beni rahatsız eden bir şey vardı. "Daha çok zamanımız var."