Aklını fütursuzca istila eden düşünceler onu çıldırmanın eşiğine getirmişti. Kalbi, her geçen gün bastırmaya çalıştığı özlemin daha da artarak karşısına çıkması sonucu acıyla kasılıyordu. Dile kolay beş yıldır sevdiği adam yoktu. Yurt dışına bir iş için gitmişti ancak hala geri dönmemişti. En kötüsü ise ondan hiçbir şekilde haber alamamasıydı. Yaşıyor muydu? Bunu dahi bilmiyordu. Zaten en kötüsü de sonunu göremediğin bir tünelde onun ışığını beklemek değil miydi? Bir şekilde hayata tutunuyordu. Küçük kızı için mücadele etmeliydi. Sadece ümit ediyordu. Yaşamasını ve onlara hayatı daha da yaşanılır kılmasını istiyordu. Sonra okuduğu kitapta yaşanmışlık kokan satırlar kalbini az da olsa huzurla tanıştırmıştı. "En uzun süren sevdalar, yarım kalanlardır!" (Cemal Süreya) Gerçekten de öyle miydi? En azından böyle olmasını umut ediyordu. Bu onların yarım kalan aşklarının hikayesi. Bu Tarık ve Ayla'nın hırsa bürünmüş ruhlar yüzünden yarım kalan birlikteliklerinin hikayesi. İki aşığın kavuşup kavuşamayacağı ise tamamen zamanın gösterebileceği bir şeydi. Peki kavuştuklarında huzura erebilecekler miydi? Yoksa geçmişin tozlu raflarından çıkan gizemler hayatı onlara zindan mı edecekti? Olaylar çözüme kavuştuğunda meydan kime kalacaktı? Adaletle çarpan yüreklere mi, vicdanları hırsla körelmiş varlıklara mı? Bu soruların cevaplarını öğrenebilmek için tek yapmamız gereken sabırla beklemekti. Sadece beklemek... • Başlangıç Tarihi: 10 Ağustos 2020 • Bitiş Tarihi: 14 Aralık 2020All Rights Reserved