"Dicle... Fırat'ına kavuşmak için deli gibi çağlayan Dicle! Ömrünü adadığı kişiyi ne kadar uzaktan da olsa bir çırpıda anlayan Dicle!" Sözleri buz gibi dökülürken gözleri öyle değildi. Mavi hareleri alev alev yanıyordu sanki.
Ne cevap vereceğimi bilememiştim. Boğazıma yumru otururken o gözlerini gözlerimden bir an olsun çekmiyordu.
"Ya Fırat? Dicle'nin aşkıyla her şeyi yakıp yıktı. Gözü sadece Dicle'yi görüyor, ruhu sadece onu hissediyordu. Sonra ne oldu? Dicle ile kavuştu ama Fırat onu görmedi bile!" Derin soluklar alıp devam etti cümlelerine. "İkisi de birbirine zıttı, imkansızdı. Ama Fırat aşkını fark edemeyecek kadar sevdalı, Dicle ise Fırat'ın onu görebilmesi için fedakar."
Bir adım atıp daha da yaklaştığında sertçe yutkundum. Dicle'nin sesi aramızdaki tek ses olmuştu.
"Bende ilk başta Fırat gibi kördüm. Ama sonra onu, aşk bildiğim vatanımla aynı yere koyduğumu anladım. Emin olamadığım ise onun Dicle gibi sevdalı ve fedakar olup olmadığı."
*'
Gözler yıldız kaş hilal,
Almış ele okla yay,
Gel bir turân kuralım,
Kızımız olsun, Umay...
#1-Türk 03.04.21
#1- yakışıklı 16.04.21
#1-spiritüel 18.04.21
#2-romantik 02.08.21
#1-doktor 17.05.21
#1-askeryareni 03.10.20
Yağmur yağıyor, her yeri sel alıyordu. Sokaktaki insanlar ıslanmamak için oradan oraya koşuyor, trafik arabalar sayesinde tıkanıyordu. Şemsiyesi olan insanlar rahat bir şekilde yolda yürüyordu. Şemsiyesi olmayanlar ise şanssızdı. Yağmurdan ıslanmamak için korunacak yer arıyorlardı.
Şemsiyesi olmayan, elinde kalın hukuk kitapları, üzerindeki deri ceketi ile rahatça yürüyordu İzem. Acelesi yoktu. Islanmayı seven biriydi. Küçükken babası onu sokağa attığında yağmurun altında kendi kendine eğlenir, biriken suların üzerine zıplardı.
Uzun kahverengi saçları ıslanıp birbirine karışmıştı. Elindeki hukuk kitapları çantasına sığmadığı için elinde sımsıkı tutuyor, ıslanmamaları için boynundaki kahverengi atkıyı kitaplarına siper ediyordu.
İzem Karasu.
Üniversite son sınıf öğrencisiydi kendisi. Yirmi üç yaşında, geleceğinin hayallerini kuran ve başarılı bir savcı olmayı hedefleyen bir hukuk öğrencisiydi. Son yılının bitmesine ve mezun olmasına sadece aylar kalmıştı.
Metro durağına inen yürüyen merdivenleri görene kadar normal hızda yürümeye devam etti. Yürüyen merdivenler gözüne çarpar çarpmaz adımlarını hızlandırdı.
İzem dışarıdan çok sert görünürdü. Bakışları her zaman insanlara nefretle bakardı. Oysaki sıcakkanlı biriydi. Sevdiklerine karşı çocuksu olurdu. Merhametli ve sevecendi. Soğuk olduğu insanlara acımazdı.
Metro durağına geldiğinde metro gelmişti bile. İnsanlar birbirlerini ittirerek metroya ulaşamaya çalışıyordu. Sanki birbirlerini itmeseler metroya binemeyecek gibi bir halleri vardı.
.....