Dünyamızda mutlu bir hayat yaşamak için çırpınıp, mutsuzluğa mahkûm edilmek.
Mehmet: dış yaşantısına karşı sevilen,iç yaşantısıyla düşman olan genç bir arkadaşımız.
Sıkıntıları bir sigara dumanı gibi içine çektiği gibi birgün de o sıkıntıları üfleyip içinden atmak istemesi, tek dileği idi.
Sigarasını her bitirdiğinde,mutsuzluğunun da birgün o tek dal sigaranın bittiği gibi bitecegine inanıyordu yada inanmak istiyordu.
Kaldırdığı her kadehi tek dikişte bitirdiğinde ise, çektiği zorlukları bir an bile olsa aklindan çıkarmak için bir kadeh daha dolduruyordu.
İşe yarayacak mı Mehmet?
- Pek, sanmıyorum. Ayık kafa ile yaşamaya çalışmak yorucu geliyor...
Hayatının amacı:
Sıkıntılarını hiçe sayıp dik durmak en azından mutlu olmak
Taner:
Hayat felsefesi pek değişik olsada, amacı mutlu olma duygusunu kaybetmemek için hayata karşı mücadele vermek,insanları kısa süreliğine boş vermek te bunların arasında tabi.
Hayattaki amacı:
Çevresine doğru sözler söyleyip, mantıklı düşünüp ve düşündüğü gibi yaşamak
Mehmet ve Taner...
Ortaokuldan beri sürdürdükleri arkadaşlığı kardeşim diyerek dostluklarını taçlandırıyorlardı
Mehmet yaşından büyük sıkıntılar ile büyüyüp hayata devam ediyor.
Taner ise düşünmesi gerek olmayan şeyleri hayat zorlukları yüzünden düşünmek zorunda kalarak devam ettiriyor.
Peki akıllarındaki düşünceleri, davranışları bu iki dost nasıl gerçekleştirecek?
Yaşanması zor olan hayatlarında, zorlukları birlikte nasıl yenecekler?
Tüm bunların devamı " Düşünce Kurbanları" kitabında...
"Karımı artık yanımda, odamda ve yatağımda görmek istiyorum!" diye bağırınca donup kaldım. Ne söylediğinin farkında mıydı?
Bir başkasının kimliğiyle evlenmek mümkün müydü? Gerçekten nikâhta bile sahtekârlık yapılabilir miydi? Başına gelene kadar Bige Saka bunun mümkün olduğunu sanmıyordu. İlk görüşte aşktı onunkisi, bu yüzden âşık olması ve duygularına yenik düşüp evlenmesi çok hızlı olmuştu.
Evlendiği gün sevgilisinin bir dolandırıcı olduğunu öğrenmişti. Üstelik zaten evliydi ve başka bir adamın adını, soyadını, kimliğini hatta gerçeğinden ayırt edilemeyecek imzasını kullanarak Bige'yi evlendiklerine inandırmaya çalışmıştı. Son ana kadar Bige bu gerçeği görememişti. Peki, nikâh cüzdanında adı geçen gerçek Karun Kalender kimdi? Evlendiğinden haberi var mıydı?
Böyle bir durumda nikâh geçersiz sayılırdı değil mi?
"Ne demek nikâh geçerli?" Şaşkına dönmüş bir halde avukata bakıyordum. Benden haberi bile olmayan bir adamın karısı olduğumu mu savunuyordu?
"Üzgünüm Bige Hanım," dediğinde olağan bir şeyden bahseder gibi sakindi. "Nikâh memuruna kadar her şey gerçek. Eski sevgiliniz Serhat Bey ile o masaya oturduğunuzu doğrulayacak hiç görgü tanığınız yok. Bu nikâhın başka bir adamın kimliğini kullanarak kıyıldığına dair hiçbir kanıtınız yok. Böyle bir durumda yapılacak en mantıklı şey Karun Bey'i bulmak ve ona olanları anlatıp boşanma evraklarını imzalatmak." Bu adam ne dediğinin farkında mı? Bahsi geçen adamın benden haberi bile yoktu.
Karşısına geçip ona ne diyeceğim? Senin ruhun bile duymadan evlendik hadi şimdi de boşanalım mı?
Bu koskoca bir saçmalıktı!