Galaxy of Torn: OMEGA
  • LẦN ĐỌC 1,620
  • Lượt bình chọn 98
  • Các Phần 1
  • LẦN ĐỌC 1,620
  • Lượt bình chọn 98
  • Các Phần 1
Đang tiếp diễn, Đăng lần đầu thg 8 16, 2020
Karanlığın, artık Karanlık olduğu Torn gecenin en karanlık saatlerindeydi. 

BETA'nın sonunda Yüzbaşı Miles ile beraber Beşen Yeri'ne geçen Clara karanlığını kabul ederek onların istediği gibi Kobslıcudo olurken en büyük bedel ödeyen kişi kendisi olacaktı. Her daim yanında olacak olan Miles'ın bile engel olamadığı şeyler yaparken attığı her adım Hanedan Sarayı'ndaki babasıyla denk düşecek karşısına çıkacaktı.

Vara, kızının ve karısının yaşadıklarını Clara'nın Beşen'e gitmesinin gölgesi altında öğrenirken oğlunun yaşıyor oluşu ve onun bulunduğu yerin ortaya çıkışıyla Vita da kendi ailesine kavuşacaktı.

Aaron'ın yaşadığı büyük ihanet sadece onu değil tüm Torn'u etkilerken bu ihanet parlaklığın aslında son bulmadığını onlara gösterecekti.  Yeni maceralar... Birbirini bulan aileler... Yeniden kavuşan aşklar... Yeşeren aşklar... Tehlikeli planlar... Yeniden var oluşlar...

Galaxy of Torn serisi artık sona ererken Karanlığı sadece Karanlığın yenebileceği ve bu Karanlığın da Clara'nın ta kendisi olduğu gözler önüne serilirken hem karanlık güçleriyle hem de vermesi gereken büyük kararla sınanan Clara son düzlükte vereceği karara en başından beri hazırdı.

Karakter Resimleri: http://bejlaa.tumblr.com

~Galaxy of Torn: BETA'nın devam kitabıdır.

©Tüm Hakları Saklıdır.
Bảo Lưu Mọi Quyền
Bảng mục lục

1 chương

Sign up to add Galaxy of Torn: OMEGA to your library and receive updates
Hoặc
#14galaksi
Nội dung hướng dẫn
Bạn cũng có thể thích
KIZIL GECE  bởi DuruMavii
85 Phần Hoàn tất
Ölüm uşaklarını peşime salmıştı. Soluğum korkunun soluğuna karışmıştı. Koşuyordum. Sivri dalların berelediği bacaklarım hiç durmadan hareket ediyordu. Göğsüm inip kalkıyor, kalp atışlarım boğazımda hissediliyordu. Karanlığın bağrında yalpalayan adımlarım kör bir noktaya takıldığında, bedenim tek seferde yere serildi. Dizlerime saplanan dikenler dilime canhıraş bir çığlık yuvarladı. Daha fenası yaklaşan adım seslerinin içime boca ettiği keskin ürpertiydi. "Yardım edin! Biri bana yardım etsin." Avuçlarımı kurumuş yapraklara bastırdığımda, yükselen çıtırtıları kulaklarımı tırmaladı. Kalkmak istedim, karnımda yine aynı kıpırtıyı hissettim. İçimde nereden geldiği, nasıl benimle olduğunu bilmediğim bir şey vardı. Tıpkı benim gibi çaresizce kıpırdanıyordu. Titreyen parmaklarımla karnıma dokundum. Islak yüzümü köhne ormanın derinliklerine çevirip daha güçlü bağırdım. "Yardım edin! Biri bize yardım etsin!" Yeniden koşmaya başladım. Dizlerimden akan kanların çıplak ayaklarıma süzüldüğünü hissedebiliyordum. Güçlükle ayakta tuttuğum bedenim bu kez bir ağaca çarptı. Kendimi sırt üstü yerde bulduğum an gözlerim korkuyla açıldı. Çaptığım şey ağaç değil bir yabancının sert gövdesiydi. Ancak o, bir çınar ağacı kadar uzun ve yapılıydı. Karanlık tüm ayrıntılarını ustaca gizlerken, üzerimde tepkisizce gezdirdiği bakışlarını ve silüetini ele veriyordu. Dirseklerimin üzerinde kalkmaya çalıştım. Buraya kadardı, gücüm tükenmişti. "S-sen..." Bir adım attı. Büyük ve yara izlerinin barındığı parmakları önüme uzandı. "Yardım istiyordun, değil mi?" Sesinin bir rengi olsaydı, bu kesinlikle siyah olurdu. Sesi, şavkı kırık bir siyahtan ibaretti. Şeytanın adaletsiz oyununda bana sunulan başka bir seçenek yoktu.
Bạn cũng có thể thích
Slide 1 of 10
KIZIL GECE  cover
HAYALDİ *Gerçek Oldu* cover
Azrathia'nın kamçısı cover
YIRTICI GÖZLER cover
YASAKLANMIŞ TUTKU +18 cover
KIZIL KURT_2 ( Mühür) cover
Yılan Yuvası cover
Ejderhanın Tutsağı cover
FIRTINA ZAMANI  cover
BAŞ BELASI/ *Yarı texing* cover

KIZIL GECE

85 Phần Hoàn tất

Ölüm uşaklarını peşime salmıştı. Soluğum korkunun soluğuna karışmıştı. Koşuyordum. Sivri dalların berelediği bacaklarım hiç durmadan hareket ediyordu. Göğsüm inip kalkıyor, kalp atışlarım boğazımda hissediliyordu. Karanlığın bağrında yalpalayan adımlarım kör bir noktaya takıldığında, bedenim tek seferde yere serildi. Dizlerime saplanan dikenler dilime canhıraş bir çığlık yuvarladı. Daha fenası yaklaşan adım seslerinin içime boca ettiği keskin ürpertiydi. "Yardım edin! Biri bana yardım etsin." Avuçlarımı kurumuş yapraklara bastırdığımda, yükselen çıtırtıları kulaklarımı tırmaladı. Kalkmak istedim, karnımda yine aynı kıpırtıyı hissettim. İçimde nereden geldiği, nasıl benimle olduğunu bilmediğim bir şey vardı. Tıpkı benim gibi çaresizce kıpırdanıyordu. Titreyen parmaklarımla karnıma dokundum. Islak yüzümü köhne ormanın derinliklerine çevirip daha güçlü bağırdım. "Yardım edin! Biri bize yardım etsin!" Yeniden koşmaya başladım. Dizlerimden akan kanların çıplak ayaklarıma süzüldüğünü hissedebiliyordum. Güçlükle ayakta tuttuğum bedenim bu kez bir ağaca çarptı. Kendimi sırt üstü yerde bulduğum an gözlerim korkuyla açıldı. Çaptığım şey ağaç değil bir yabancının sert gövdesiydi. Ancak o, bir çınar ağacı kadar uzun ve yapılıydı. Karanlık tüm ayrıntılarını ustaca gizlerken, üzerimde tepkisizce gezdirdiği bakışlarını ve silüetini ele veriyordu. Dirseklerimin üzerinde kalkmaya çalıştım. Buraya kadardı, gücüm tükenmişti. "S-sen..." Bir adım attı. Büyük ve yara izlerinin barındığı parmakları önüme uzandı. "Yardım istiyordun, değil mi?" Sesinin bir rengi olsaydı, bu kesinlikle siyah olurdu. Sesi, şavkı kırık bir siyahtan ibaretti. Şeytanın adaletsiz oyununda bana sunulan başka bir seçenek yoktu.