Aslında o kimsesiz değildi. Hayatın azımasız yüzü ile karşılamıştı. Yaşadığı tüm zorluklara göğüs germek, yaşamak, yaşatmak istiyordu. Hayatından ondan çaldıklarını ondan almak istiyordu.
Geldiği ormanalık alanda etrafına bakındı. Sessiz, sakin, kimse yoktu.
Sanki bir daha nefes alamayacak gibi ciğerlerine doldurdu havayı.
Gözlerini kapatıp yumruk yaptığı ellerini açıp kapattı, parmak boğumlarından kanı çekilmişti, gözlerini açıp yumruk yaptığı ellerini bir kez daha açtı. İçindeki avaz avaz bağıran küçük kızı susturamıyordu.
Gözlerindeki boş bakışları göğe çevirdi. 'Neden?' Diye sordu fısıltıyla, ardından güçsüzlüğüne sinirlenip sert bir soluk verip güm güçü ile içindeki çığlıkları dışarıya vurdu. Avazı çıktığı kadar bağırdı.
"Neden ben ... neden neden neden, lanet olsun hepinize, Allah belanızı versin!"
Aldığı sık nefesleri dizginlemeye çalılıyordu. Olduğu yerde yığılmıştı.