Aslında o kimsesiz değildi. Hayatın azımasız yüzü ile karşılamıştı. Yaşadığı tüm zorluklara göğüs germek, yaşamak, yaşatmak istiyordu. Hayatından ondan çaldıklarını ondan almak istiyordu.
Geldiği ormanalık alanda etrafına bakındı. Sessiz, sakin, kimse yoktu.
Sanki bir daha nefes alamayacak gibi ciğerlerine doldurdu havayı.
Gözlerini kapatıp yumruk yaptığı ellerini açıp kapattı, parmak boğumlarından kanı çekilmişti, gözlerini açıp yumruk yaptığı ellerini bir kez daha açtı. İçindeki avaz avaz bağıran küçük kızı susturamıyordu.
Gözlerindeki boş bakışları göğe çevirdi. 'Neden?' Diye sordu fısıltıyla, ardından güçsüzlüğüne sinirlenip sert bir soluk verip güm güçü ile içindeki çığlıkları dışarıya vurdu. Avazı çıktığı kadar bağırdı.
"Neden ben ... neden neden neden, lanet olsun hepinize, Allah belanızı versin!"
Aldığı sık nefesleri dizginlemeye çalılıyordu. Olduğu yerde yığılmıştı.
Gerçek ailem kurgusu!!!
Hep iyi kız tarafından okuduk hikayeleri. Kız iyi niyetiyle yaklaşır ancak ailesi hep ona karşı kötüdür. Karıştırıldığı kız kaldığı ailede travmalar bırakmıştır ve asla sevilmez. Ana karakter kız da bu önyargıları kırmak için çabalar.
Şimdi hikayeyi biraz tersine çevirsek? Kötü sandığımız o kızın gerçek ailesini bulmasını okusak?
Simay Naz Akgül sandığınız o kötü kız. Bu da onun hikayesi.
🤍
"Yaptığın son şey seni bizden kopardı. Her şeyinle seni kabul etmeye çalıştım ama olmadı! Durmadın, her seferinde daha fazla canımızı yaktın!" diye bağırdı annem. Gerçi artık annem değildi değil mi?
"Ben kısasa kısas yaptım hep! Çocukların bana nasıl geldiyse onlara öyle gittim!" Anlamıyordu. Onların yaptıklarına karşı üç maymunu oynuyorlardı.
"Bu yüzden öz kardeşimizi istiyoruz!" Daha fazla izleyici kalmak istemeyen Çınar annemle arama girdiğinde bakışlarım onu buldu. Öz aileme beni kötülemişti değil mi? Bu yüzden rahattı. "Eşyalarını aldın, defol artık evimizden!"
🤍
"Alışkın olmayabilirsin ancak zamanla alışacaksın." dedi arabayı durdurduğunda. Hemen önünde durduğumuz sarı renkli duvarlara sahip evi gösterdi. "Evine hoş geldin kızım."
"Kızım diyorsunuz," dedim evden gözlerimi çekmeden. Ona benim hakkımda hiçbir şey anlatmamışlar mıydı? Nasıl bu kadar içten ve samimiydi bana karşı?
"Başka ne diyeceğim?" dedi şaşkınlıkla. "Kızımsın sen benim."
"Benim hakkımda size anlattıkları şeyleri biliyorum," bakışlarım ona döndüğünde göz göze geldik. "Bana nasıl güveniyorsunuz?"
"Güvenmiyorum." dedi açıkça. "Ancak güvenmek istiyorum. Bu yüzden söylenen her şeye kulak tıkadım ve seni buraya getirdim."