"Türkiye, Milenyum yılına hazırlık yaparken, belki de başına gelebilecek en büyük felaketlerden birine şahit oldu. 1999 yılının 17 Ağustos'unda, gece yarısı saat 03:02'yi gösterirken binlerce insanın ölümüne neden olacak, yüzbenlerce insanın da ruhunda derin izler açacak 7,4 lük o müthiş zelzeleyle uyandı. Ne olduğunu bile anlamadan enkaz altında kalan insanlara yardım etmek için müthiş bir seferberliğin başladığı ülkede, yıkımın asıl büyüklüğü gün ağardığı zaman farkedilecekti..."
***
1999 Gölcük depremi, ardında çok fazla acı ve keder dolu hikayeler bıraktı. Bazıları bir daha hatırlamamak üzere sonsuza kadar kalbine gömdü, bazıları ise unutamayı başaramadı ve kalplerde boşluğu dolmayacak o derin yaralarla yaşamaya devam etti.
Ben de bu yaralarla yaşamaya alışmak zorunda kalmış binlerce insandan biriyim. Birçok yakınımı kaybettim. Hatırlamak istemediğim çok elim manzaralara şahit oldum. Ama artık hatırlamaktan korkmuyorum. Çünkü enkazda kalan hatıralarım arasında, hatırlanmaya değer güzel şeyler de var...
NOT: Hikayedeki olaylar, 1999 yılında Gölcük depreminin öncesinde ve sonrasında yaşadığım gerçek olaylardır. Gizlilik gereği isimler değiştirilmiştir.
Ben Asel Sude içinde bir çok kişilik barındıran o kişi bazen Sude kişiliğim ortaya çıkar fakat bu kısa sürer ve yalnızken çıkar en masum kişiliğim sudedir çünkü bir çocuk masumdur karanlık kraliçe kişiliğim ise acımasız ve
Masum olacak son kişi bir de kafes dövüşünde gösterdiğim asil kurt var onun ne yapacağı belli olmaz bazen sakindir bazen ise öfkeli
Son kişiliğim ise herkese gösterdiğim Asel sert aşilmayacak duvarları olan kişiliğim
Sinir krizleri her an kapıda ve ben artık savaşmaktan güçlü görünmekten yoruldum...